Bruksizm, dişlerin istemsiz bir şekilde aşırı sıkılması ve/veya gıcırdatılması ile tanımlanır. Bu durum, gece uyku sırasında (nokturnal) veya gündüz uyanıkken (diurnal) meydana gelebilir. Diurnal bruksizmde diş sıkma daha belirginken, nokturnal bruksizmde hem diş sıkma hem de gıcırdatma görülmektedir. Bu durum, hareketli alt çene kemiği olan mandibulanın tekrarlayan çene eklemi ve kas aktiviteleri ile ortaya çıkar; bu aktiviteler normal çiğneme, konuşma veya yüz mimiklerinin dışında gerçekleşir. Diş sıkma, alt çene kemiğinin kapanmasıyla üst ve alt dişlerin maksimum teması ile oluşurken, diş gıcırdatma, mandibulanın yatay hareketi ile üst ve alt dişlerin birbirine temas etmesiyle gerçekleşir. Uyku bruksizmi, genellikle uyku ile ilişkili bir hareket bozukluğu olarak kabul edilir. Dişlerini sıkan veya gıcırdatan kişilerde, uyku apnesi gibi diğer uyku bozukluklarının daha yaygın olduğu gözlemlenmiştir. Bu tür bruksizmin fark edilmesi, hasta şikayetleri ve komplikasyonlar ortaya çıkana kadar zor olabilir. Hafif bruksizm genellikle tedavi gerektirmez. Ancak, diş sıkma sorunu daha belirgin olan bruksizm hastalarında diş, diş eti ve çene eklemi rahatsızlıkları sıkça görülmektedir. Ayrıca, diş sıkma nedeniyle çene eklemi, şakak, baş ve boyun bölgelerinde gerilme tarzı ağrılar da ortaya çıkabilir. Bruksizm tedavisinde botulinum toksin ve botoks uygulamaları başarıyla kullanılmaktadır.

Bruksizmin görülme sıklığı, yetişkinlerde %9, çocuklarda %14-20, 18-29 yaş arası genç yetişkinlerde %13, 60 yaş üstü bireylerde ise ortalama %3 civarındadır. Diurnal bruksizm kadınlarda daha yaygınken, nokturnal bruksizmde cinsiyet farkı gözlemlenmemektedir. Bireylerin bu durumu fark etme süresinin uzun olması nedeniyle, gerçek sıklığın bu değerlerin üzerinde olabileceği düşünülmektedir.

Hafif bruksizm vakaları, ilerlemedikleri sürece genellikle herhangi bir şikayet veya komplikasyona yol açmadan devam edebilir ve tedavi gerektirmeyebilir. Ancak bruksizm, ciddi ağrılar ve diş problemleri ile birlikte ilerleyerek önemli komplikasyonlara neden olabileceğinden, tedavi edilmesi gerekmektedir.

Bruksizmin kesin nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Son yıllarda, bruksizmin çoklu nedenlerden kaynaklanabileceği düşünülmektedir; genetik, fiziksel ve psikolojik faktörlerin bir kombinasyonu etkili olabilir.

Bruksizmin nedenleri arasında en çok bilinenlerden biri, çene kemiklerinin ve dişlerin kapanmasıyla ilgili "oklüzal teori"dir. Bu teoriye göre, üst ve alt dişlerin anormal temas yüzeyleri ile çene kemikleri ve temporomandibular eklemdeki anatomik ve fonksiyonel değişiklikler bruksizme yol açmaktadır. Ancak yapılan çalışmalar, oklüzyonun bruksizmi etkilemediğini, hatta bruksizm hastalarında diş temas yüzeylerinde oluşturulan erken temasların %90 oranında şikayetleri azalttığını göstermiştir. Bu durum, dişlerdeki nosiseptif refleks mekanizmasının çiğneme kaslarına olan etkisiyle açıklanmaktadır. Ayrıca, çene ekleminde yapılan araştırmalar, bruksizm hastalarında eklem kondilerinde asimetri olduğunu ortaya koymuştur.

Uyku bozukluklarının bruksizme yol açabileceği düşünülmektedir. Yapılan çalışmalar, uyku kalitesinin bruksizmi tetiklediğini göstermektedir. Bruksizm, REM ve non-REM evreleri dahil olmak üzere tüm uyku aşamalarında meydana gelebilir. Yetişkinlerde, uyku bruksizm ataklarının %60-80'i non-REM uykunun ilk iki aşamasında görülürken, REM evresinde meydana gelen bruksizm daha nadir olmakla birlikte en yoğun diş sıkma bu evrede gerçekleşmektedir.

Uyanıklık döneminde bruksizm, anksiyete, stres, öfke, hayal kırıklığı veya gerginlik gibi duygusal durumlarla ilişkilidir. Genellikle, kişinin dikkat ve konsantrasyonunun arttığı durumlarda alışkanlık haline gelerek gün içinde istemsiz olarak tekrarlanır.

Bruksizm gelişiminde çeşitli faktörler rol oynamaktadır. Bu faktörlerin başında stres gelmektedir. Artan anksiyete ve stres, diş gıcırdatmaya neden olabilir. Agresif, rekabetçi veya hiperaktif kişilik tipine sahip bireylerde bruksizm riski daha yüksektir.

Bazı araştırmalar, bruksizm ile merkezi sinir sistemi hastalıkları arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Beyin travmaları, bazal ganglia infarktları, serebral palsi, Down sendromu, epilepsi, Parkinson hastalığı, Rett sendromu, demans ve dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu gibi nörolojik ve psikiyatrik hastalıkların bruksizme yol açabileceği bildirilmiştir.

Sindirim sistemi kaynaklı reflü ile bruksizm arasında da sık bir ilişki bulunmaktadır. Bağırsak parazitleri, beslenme yetersizliği, endokrin problemler ve alerjiler de suçlanmakta, ancak kesin bir görüş birliği yoktur.

Yaş da bruksizmi etkileyen bir faktördür. Bruksizm, küçük çocuklarda daha yaygınken, genellikle yaş ilerledikçe azalır.

Çeşitli ilaçların yan etkilerinin bruksizm üzerinde etkili olduğu birçok araştırmada belirtilmiştir. Düşük doz levo-dopa (L-dopa) kullanan hastalarda bruksizm aktivitesinin azaldığı, ancak Parkinson hastalığı gibi rahatsızlıklarda uzun süre L-dopa kullanımının bruksizmi artırdığı bildirilmiştir. Antidepresan grubu olan SSRI'ların (Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörleri) uzun süreli kullanımının bruksizme neden olabileceği öne sürülmekte, ancak bu konuda henüz kontrollü araştırmalar yapılmamıştır.

Benzer şekilde, sigara içmek, kafeinli içecekler, alkol tüketimi veya keyif verici ilaçlar kullanmak da bruksizm riskini artırabilir.

Bruksizmle ilgili yapılan bir çalışmada, HTR2A genindeki polimorfizmin uyku bruksizmi için yüksek bir risk faktörü oluşturduğu ortaya konmuştur. Ayrıca, nokturnal bruksizm yaşayan bireylerin %20-50'sinin diş gıcırdatan aile üyelerine sahip olduğu bildirilmiştir. Uyku bruksizmindeki genetik faktör etkisinin %39'dan %64'e kadar değiştiği ve nokturnal bruksizmin tek yumurta ikizlerinde daha fazla görüldüğü belirtilmiştir. Ancak bazı çalışmalar, genetik faktörlerin bruksizm üzerinde etkisi olmadığını savunmaktadır. Uyku bruksizmi ve diş gıcırdatma, özellikle aile içinde sıkça gözlemlenen bir durumdur.

Bruksizm genellikle ciddi komplikasyonlara yol açmaz. Ancak şiddetli bruksizm durumunda, diş minesinde aşınma, yüksek basınç nedeniyle diş etlerinde artan hassasiyet, çatlamış veya kırılmış dişler, dişlerin kesici ve öğütücü yüzeylerinde aşınma, diş etlerinde çekilme ve kuru çürük gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Bruksizm, yüz ve kulak ağrıları gibi rahatsızlıklar, gerilim tipi baş ağrıları ve şakaklarda başlayan hafif baş ağrılarına yol açabilir. Çene eklemi bozuklukları, bireyin ağzını açıp kaparken kulağında tıklama sesi duymasına ve şiddetli ağrılara neden olabilir.

Yanak içindeki masseter ve buccinator çiğneme kaslarının sabahları yorgun veya gergin hissetmesi, bu kaslarda geçici ağrıya ve çenenin tamamen açılıp kapanmamasına yol açabilir. Diş sıkma ve gıcırdatma, uyku partnerini rahatsız edecek kadar yüksek sesle gerçekleşebilir.

Bruksizm tanısı koyarken, öncelikle hastadan diş sıkma veya gıcırdatma ile ilgili ayrıntılı bir klinik öykü alınmalı ve şikayetler dikkatlice değerlendirilmelidir. Bu aşamada elde edilen veriler hastanın ifadelerine dayandığı için subjektif bir nitelik taşır. Hastanın bu subjektif bilgileri, "olası bruksizm" tanısını koymak için kullanılır.

Sonrasında kapsamlı bir klinik muayene gerçekleştirilir. Muayene bulguları, hastanın şikayetleriyle birleştirilerek "muhtemel bruksizm" tanısı konulabilir. Klinik muayenede dişlerdeki aşınmalar, diş hareketliliği, yanak içindeki değişiklikler, çene eklemindeki ağrı, baş ağrısı, çiğneme kaslarındaki ağrı, masseter kasında hipertrofi ve yorgunluk hissi gibi bulgular incelenir. Ayrıca, ağız içindeki yumuşak dokularda görülen değişiklikler, örneğin dil kenarlarında dişlere temas eden noktaların şekil değişikliği ve yanak mukozasında görülen değişiklikler (linea alba), bruksizm ile ilgili klinik bulgular arasında yer alır.

 

 

Bruksizimde çiğnem kasları olan masster ve temporal kaslar klinik olarak muayene edilmelidir. Bu kaslarda iki yada tek taraflı büyümeler iyi değerlendirilmelidir.

Bruksizm tanısı için kesin ve tutarlı sistemler mevcut değildir. Ancak, çiğneme kaslarının aktivitesini ölçen EMG (elektromiyografi) kullanılabilir. Son zamanlarda geliştirilen kompakt ve mobil EMG cihazları, hastalar tarafından evde gece bruksizm tanısı koymak için kullanılabilir. Fakat, EMG sinyallerinin kaydedilmesi oldukça karmaşık bir süreçtir. Uykuda öksürme, konuşma gibi aktiviteler bruksizm ile kolayca karıştırılabilir.

Uyku laboratuvarlarında, gece bruksizmi, uyku apnesi, insomnia, homurdanma, yutkunma ve öksürme gibi diğer aktiviteleri değerlendiren polisomnografi (PSG) sistemleri, tanıda altın standart olarak kabul edilmektedir.

Son yıllarda, tanı koymak için ağız içi apareyler de kullanılmaya başlanmıştır. Bu apareyler, dişlerin sıkılma seviyesini ölçerek bruksizm tanısı koyma prensibine dayanır. Örneğin, ‘T-SCAN’ ve ‘Bite Strip’ gibi sistemler bu amaçla kullanılmaktadır. T-SCAN sensörü, ağız içinde ısırma kuvvetini tespit ederken, Bite Strip sistemleri EMG’ye benzer şekilde, iki elektromyografik elektrot aracılığıyla uyku süresince masseter kasının kaç kez kasıldığını bir bilgisayar çipi ile kaydeder.

Tedavi

Bruksizmin (diş sıkma) nedenlerindeki çeşitlilik, tedavi yöntemlerinde de farklı yaklaşımlar gerektirir. Günümüzde bruksizm tedavi yöntemleri, bireysel yaklaşımlar (bilişsel davranışsal terapi), farmakolojik tedaviler ve dental çözümler olarak üç ana başlıkta toplanabilir.

Birçok durumda, özellikle çocuklarda görülen bruksizm genellikle kendiliğinden iyileşir ve tedavi gerektirmez. Yetişkinler de genellikle dişlerini, tedavi gerektirecek kadar sıkmaz veya gıcırdatmaz. Ancak, nadir ve daha ciddi vakalarda, bruksizmin önlenmesi için altta yatan nedenlerin tedavi edilmesi gerekebilir.

Eğer bruksizm uyku sorunlarıyla ilişkiliyse, bir uyku tıbbı uzmanına yönlendirilmelidir. Diş sıkma, anksiyete veya diğer psikolojik sorunlarla bağlantılı görünüyorsa, bir psikiyatrist veya psikologdan destek alınması önerilir. Diş, diş eti ve temporomandibular eklem problemleri için bir diş hekimi veya ağız çene cerrahisi uzmanına başvurulmalıdır. Diş ve diş etlerinin korunması amacıyla, kişiye özel olarak tasarlanmış ve gece uyku sırasında kullanılan bazı ağız içi cihazlar tercih edilebilir; ancak bu cihazlar bruksizmi engellemez.

Bruksizmin tedavisinde ilaç kullanımı genellikle etkili değildir. Ancak, uygun durumlarda kas gevşetici ilaçlar (özellikle gece yatmadan kısa bir süre önce) kullanılabilir. Bunun yanı sıra, benzodiazepinler, dopamin içeren ilaçlar (L-dopa), antikonvülsanlar (gabapentin), trisiklik antidepresanlar (amitriptilin) ve sempatolitik ilaçlar (propranolol) de tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır.

Eğer bruksizmin nedeni sindirim sistemi reflüsü gibi bir durum olarak belirlenirse, bu durumun tedavi edilmesi bruksizmi iyileştirebilir.

Bruksizmi azaltmak veya önlemek için birey, stres azaltıcı adımlar atmalıdır. Gün içinde müzik dinlemek, yatmadan önce sıcak bir banyo yapmak veya egzersiz yapmak, rahatlamaya yardımcı olabilir ve bruksizm riskini azaltabilir. Akşamları uyarıcı maddelerden kaçınmak da faydalı olabilir. Özellikle akşam yemeğinden sonra kafeinli içeceklerden (kahve veya çay) ve alkolden uzak durmak, çene sıkma alışkanlığını azaltabilir. Ayrıca, birey düzenli ve yeterli uyku almak için çaba göstermeli ve ideal olarak her gece aynı saatte yatmalıdır. Bu şekilde edinilen iyi uyku alışkanlıkları bruksizmi azaltmaya yardımcı olabilir.

Eğer bir uyku partneri varsa, gece diş gıcırdatma veya tıklama seslerinin not alınması için onlarla konuşulması önerilebilir.

Son yıllarda bruksizm sorunları ve bu sorunların neden olduğu yüz estetiği problemlerinde botulinum toksin, yüksek etkinliği ile etkili bir yöntem olarak kullanılmaktadır.(daha detaylı bilgi için...).

 

 


Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency