Saçların erken beyazlaşması, grileşmesinin tanımı 20 yaşından önce başlayan klinik olgular için tanımlanmaktadır(Afrikada 30 yaş Uzak Doğuda 25 yaş). Tam olarak neden bilinmemekle birlikte erken yaşlanma bozuklukları, atopi ve otoimmün hastalıklarla ilişkili olması yönü ile önemidir. Bu nedenle bu şikayetle başvuran hastalar bazı sendromlar ve metabolizma hastalıkları açısından değerlendirilmelidir.

Medikal yönü dışında estetik kaygıları nedeni ile kişiyi son derece psikolojik olarak sıkıntıya sokan bir problemdir. Sağlıklı saçlar genel sağlık ve immün sistemin bir göstergesi hatta gençliğin bir işareti olarak algılanır. Diğer hayvanlarda saç ve vücut kıllarının fonksiyonu çok iyi bilinmekle birlikte insanlarda saç ve vücut kıllarının tam olarak fonksiyonu halen tartışılmaktadır. Bununla birlikte, saç yüzü çerçeveleyen harika bir estetik araç ve sözsüz iletişim aracı olarak hizmet etmekte. Saç rengi ve stili bir insanın fiziksel görünümünü önemli ölçüde değiştirebilir. Saçın grileşmesi, yaşlılık belirtisi olarak algılandığından, erken saçı grileşmesi bireyin öz saygısını olumsuz yönde etkileyebilir.

Koyu saç renklerinde(siyah-kahverengi) erken saç beyazlaşması açık saç renklerine göre (sarışın-kumral) daha erken fark edilmektedir.

Normal yaşlanma ile birlikte saç ve vücut kıllarında grileşme ve sonrasında beyazlaşma "canities yada achromotrichia" olarak tanımlanmaktadır. Beyaz ırkta grileşmeye başlamanın yaş ortalaması 34 ± 9,6, siyah tenlilerde ise 43,9 ± 10,3 olarak belirlenmiştir. Genel insan nüfüsu olarak düşndüğümüzde grileşme %6-23 arasında değişmekte. 50 yaş üstündekilerin % 50 sinde saçlarda grileşme bildirilmiştir.

Saçın Normal Rengi-Pigmentasyonu

İnsanlarda saçın rengi-pigmentasyonu, siyah, kahverengi, sarı ve kızıla kadar değişen eşsiz özelliklerinden biridir. Saçımızın rengi, deri ve göz renginden sorumlu olan melanogenezistir. Melanogenezis saç folliküllerinde bulunan melanosit hücrelerinin ürettiği pigment olan melaninden ve bunun saç keratinositlerine transferinden oluşmaktadır. İnsan saçı foliküllerinde iki tür melanin bulunur: eumelanin(siyah/kahverengi) ve feomelanin(kırmızı/sarı). Saç renginin çeşitliliği saç yapısında eumelanin ve feomelanin miktarına ve bunların oranlarından kaynaklanmaktadır. Melanozomlarda pH ve sistein seviyesinin saç rengini etkilediği bilinmekte. PH azaldıkça, tirozinaz aktivitesin feomelanin yönünde bir artış olmakta buda kırmızımsı ya da sarı saçlara yol açmakta. Saçlarda rengi belirleyen "melanocortin-1 receptor (MC1R)" geninde mutasyon saçlarda kumral ve kızıl görünüme neden olmakta. Bu genin resesif mutasyonu sarı saçlara neden olmakta. Bu gen mutasyonu genellikle daha az güneş ışığına maruz kalan Kuzey Avrupa'daki ırklarında görülmektedir.

Deri ile saç karşılaştırıldığnda pigmentasyonun-rengin oluşmasında farklılıklar olduğu görülmekte. Saç kökü-bulb de her 5 keratinosite karşı 1 melanosit "saç follikülü-melanin ünitini" oluşturmakta(deride bazal tabakada her 36 keratinosite karşılık 1 melanosit "epidermal melanin ünitini" oluşturmakta). Deride melanin sentezi sürekli iken saçlarda saçın evresine göre; anajen evrede melanin sentezi yapılmakta katojen evrede bu sentez durmakta ve telojen evrede melanin sentezi yok.

Saç folliküllerinde melanosit kök hücreler follikül kök hücreler ile birlikte follikülin bulge bölümünde bulunmakta. Bu alanda kök hücrelerde gelişebilecek bir olumsuzluk ve uymsuzluk saçların grileşmesi-beyazlaşması ile sonuçlanmaktadır. 

Normal renginde saç köklerinde pigmentasyonun yapıldığı alan armut şeklinde koyu bir alan ile görülebilir. Saçlar grileştiğinde-beyazlaştığında bu alanın koyu siyah rengi belirsizleşmeye başlar. Saç içerisinde pigmentler yuvarlak ve çok az sayıda olmakta. Beyazlaşmış saçlarda anajen evrede saç folliküllerinde melanosit sayısı azalmakta, Saç folliküli medullasında otofagolizozomal dejenerasyon ile grileşme olmakta. Melanositlerde melanosom transferi bozulduğu için saç dış kısmı olan kortekse melanin transferi olmamakta buda saçın daha gri-beyaz görünmesine neden olmakta. Pigmentsiz saçların büyüme hızı(yaklaşık 4 kat daha hızlı), medulla çapı ve saçın ortalama çapı pigmentli saçlara göre daha yüksektir.

Genetik ve çevresel faktörler saç follüküllerinde melanosit ve folliküller hücreleri etkilemekte. Örneğin yaşlanma süreci ile hücre telomer kısalması, hücre saysında azalma ile sonuçlanmakta. Bu süreç saçlarda kalıcı azalma, grileşme-beyazlaşma ve saçların telojen fazlarında uzama gibi değişimlere neden olmakta. Yaşlanma(50 yaş üstü) ile erkeklerde saçlarda grileşme ilk olarak favori ve şakak bölgesinde başlamakta, zamanla diğer alanlara dağılmakta. Kadınlarda ise saçlı deri sınırlarında başlamakta. Yaşlanma ile başlayan saçlarda grileşme hızlı bir gelişme göstermekte iken erke yaşlarda görülen saç beyazlaşması klinik seyri daha yavaştır.

Moleküler seviyede genlerin ve bazı molekülerin saçın pigmentasyonunda etkin olduğu gösterilmiştir.

  • Kemik morfojenik protein ve aktivinler. Bunların ve reseptörlerinin(Bmpr2 ve Acvr2a) aktivasyonundaki azalma saçların erken grileşmesine neden olmakta.
  • Notch signaling(Notch 1 ve Notch 2) saç pigmentasonunda etkin rol oyanamakta.
  • Stem cell faktör(kan yapımındada rol oyanamakta) ve bunun reseptörü(kit) saçların anajen fazında pigmentasyonda rol oyanamakta.

Saçlar Neden Erken Grileşmekte

Saçların erken beyazlaşmasının nasıl geliştiği henüz tam olarak bilinmiyor. Ancak düşünülen nedenlerden bazıları;

  • Bazı olgularda genetik geçişli olduğunu(otozomal dominant) biliyoruz. Saların normal pigmentasyonunda rol oyanayan bazı genler gösterilmiştir. B‐cell lymphoma 2 gene (BCL‐2), TRP‐2, TRP1, MITF (microphthalmia‐associated transcription factor) ve telomeraz gibi. BCL‐2 ve MITF saç folliküllerinde bulge yer alan melanosit kök hücrelerinde bulunmakta. Bu genlerin eksikliği yada yokluğu erken saçlarda grileşme ile sonuçlanmakta. 
  • Progeria gibi erken yaşlanma süreçlerinin bir parçası olabileceği gibi atopi ve otoimmun hastalıklar ile birlikte görülebilmesi nedeni ile önemlidir.
  • Birçok bilimsel çalışmada saçların grileşmesinde serbest okisjen radikallerinin(reactive oxygen species;ROS) rolü üzerinde durulmuştur. Saçta pigmentasyonun aktif yapıldığı dönem saçın büyüme evresi olan anajen evredir. Bu evrede tirozinin hidroksilasyonu, dihidroksifenilalninin melanine oksidasyonu olmakta ve ortaya serbest oksijen radikalleri( Reactive oxygen species; ROS) ortaya çıkmakta. Bunlar yüksek reaktif moleküllerdir ve hücrede lipid, protein ve DNA bağlanmakta. Normalde saç folliküllerinde bulunan antioksidatif enzimler( glutatyon peroksidaz;GPx, katalaz, süperoksid dismutaz; SOD) ve enzimatik olmayan moleküller(ubiquinone, vitamin C ve vitamin E gibi) ROS azaltmakta. Eğer antioksidanlar yetersiz ise melanositlerde hasar olmakta bu durum pigmentasyon azalması anlamına gelmektedir. Katalaz ve methiyonin sulfoksid redüktaz(antioksidanlar) yokluğunda saç folliküllerinde hidrojen peroksid birikerek saçlarda grileşmeye neden olmakta. Saç folliküllerinde oksidatif stres ultraviyole(UV), çevre kirliliği, duygusal stres ve saçlı deri inflmatuar hastalıklarındada ortaya çıkabilmektedir. ROS ların saç folliküllerinde melanogenezisi; melanin yapımı, melanin saça transferini, melanosit transferini, kök hücre transferini, gene yapımını(BCL‐2, TRP1, TRP2) bloke ederek etki gösterdiği anlaşılmıştır. 
  • Ultraviyole radyasyon(güneş yada yapay UV kaynakları) deride olduğu kadar saçlarda da oksidatif stres üzerinden saçlarda erken grileşmeye neden olmakta. UV radyasyonub UVA bölümü saçlarda biyokimyasal hasar ile saçın rengini değiştiriken UVB saç follikülünde protein azalmasına neden olarak saç yapısını bozmakta(özelikle saç yapısında bulunan sistein proteini üzerinden etkili olmakta. Bu protein 254‐350 nm dalga boylaından fazla etkilenmekte). 
  • Vitiligo saçlarda erken grileşmede diğer bir neden olarak tanımlanabilir. Vitiligolu hastaların saçlarında melanositlerin oksidatif strese daha duyarlı olduğunu biliyoruz.
  • Vitamin B12 eksikliği; emkanizma tam olarak bilimemekle birlikte saçlarda erken grileşmeye neden olabilmekte. B12 eksikliği olana pernisyöz anemili hastaların % 55 inde 50 yaş öncesi saçlarda erken grileşme gözlenmiştir.
  • Tiroid hormon eksiklikleri erken saç grileşmesi, saç dökülmsi ve saçın niteliğinde değişimelere neden olmakta. Bu kişilerde tiroid hormonları verildiğinde saçlar normal pigmentasyonuna dönmekte
  • Bazı kemoterapi ilaçları
  • Başta sıtma hastalığı olmak üzere bir çok hastalıkta kullanılan antimalaryal ilaçlar; bu ilaçların melanositlerde melanin sentezini inhibe ettiklerini biliyoruz. Bu gurupta yer alan "Chloroquine" feomelanin yapımını baskılamakta.
  • Erken saç beyazlaşmasında sigara kullanımını görmekteyiz. Sigara kullanımı okisdatif stres üzerinden etki göstermekte. Dünyada sigara kullanımı 1.1 milyar olarak tahmin edilmekte. Bununda 150 milyonu 16-25 yaş gurubu. Erken saç beyazlaşmasında sgara içim çok yüksek bir birliktelik göstermekte(normale göre 2.5 kat daha fazla arttrımakta).
  • Sadenter yaşam şekli; kişinin günlük hayatı, ailesel ve sosyal ilişkilier, psofesyonal ve iş hayatındaki ilişkiler çok yüksek ise yani son derece stres az ise buda saçlarda erken beyazlşamaya neden olabilmekte.  
  • Protein-enerji malnütrisyonları(yetersiz beslenme, protein kaybına neden olan kronik hastalıklar) geriye dönüşlü saçalarda grileşme yapmakta.
  • Bakır, kalsiyum, çinko ve demir eksikliği

Saçların Erken Grileşmesi ve Artan Riskler

Saçların erken grileşmesi ile bazı hastalıkların riskleri arasında ilişkiler; 

  • Kalp enfaktüsü ile saçları grileşen kişilerde daha yüksek bir korelasyon  bulunmuştur(sigara burada ilişkiyi arttıran en önemli faktör olabilir).
  • Saçların erken grileşmesi ile erken ölümler arasında korelasyon 
  • Saçların erken grilemesi ile kemik yopunluğunda erken düşme arasında korelasyon 
  • Saçların erken grileşmesi ile işitme kayıpları arasındaki korelasyon bulunmuştur. 

Saçların Eken Grileşmesinde Ayırıcı Tanı

Saçlarda yaygın yada sıklıkla lokal erken beyazlaşma(hipomelanozis) yapan hastalıklar ile ayırıcı tanısının yapılması son derece önemlidir.

  • Albinizim
  • Erken çocukluk döneminde saçlarda beyazlaşma yapan nöroloji-deri(neurocutaneous) hastalıklar.
    • Griscelli Sendromu
    • Chediak– Higashi Sendromu
    • Elejalde Sendromu
    • Cross Sendromu
    • Angelman Sendromu
    • Prader–Willi Sendromu
    • Waardenburg Sendromu
    • Woolf Sendromu
    • Tuberosklerozis
  • Metabolik sendromlar
    • Fenilketonüri
    • Histidinemia
    • Oasthouse hastalığı
    • Homosistinüri
  • Vitiligo

Saçların Bir Gecede Beyazlaması 

Bir Yeşilçam klasiğidir; başrol oyuncusunun bir gecede yada aynaya ikince kez bakma sürecinde saçların beyazlaması. Gerçektende medikal bir tanımı var "Canities subita". Bu tanım bir gecede gelişen değilde çok kısa sürede ortaya çıkan saçlarda beyazlaşma olarak tanımlanmakta. Vitiligo, Telojen effluvium ve Alopesiada ortaya çıkmakta.

Saçların Erken Beyazlaşmasında Yaklaşım ve Tedavi 

Klinik olarak saçların 20 yaşından önce beyazlaşması primer(hiçbir sistemik neden olmaksızın), sekonder(sistemik bir nedene bağlı olarak) ve genetik olarak gelişebilir. 

Ailesel sorgulama genetik erken beyazlaşma için yapılmalıdır.

Hasta genel sistemik değerledirmeden geçirilerek; albinizim, vitiligo, metabolik sendromlar, genetik geçişli hastalıklar, tiroid fonksiyonları, demir, çinko, bakır ve kalsiyum kan seviyeleri, Vit B 12 kan seviyesi, sigara kullanımı, ilaç kullanımı gibi sekonder nedenler sorgulanmalıdır.

Primer erken saç beyazlaşması düşünülüyor ise iyi bir klinik saç ve saçlı deri muayenesi önemli. Hatta trikoskopi ile gri-beyaz saçların değerlendirilmesi önemlidir.

Saçlı deride erken beyazlaşmanın şiddetinin belirlenmesi. Bu hafif orta ve ağır klinik tablo olarak tanımlanmakta. Klinik şiddet; saçlı deride gri-beyaz saçların genel saçlara olan oranına göre verlilenmekte.

Tedavi

Ne yaparsak yapalım gir-beyazlaşmış saçları tekrar eski rengine kalıcı olarak döndürmemiz mümkün değil

Gri-beyaz saçlar genel saç sayısına göre % 10 dan az ise bunların koparılması ilk öneri.

Saç Boyaları; kadın yada erkekte erken saç beyazlaşmasında en yaygın kullanılan kamuflaj yöntemi.  Doğal(kına gibi, toksik olmamaları ve alerji riskleri düşük olduğu için terch edilmeli) yada sentetik saç boyaları önerilebilir. Bunlar gri-beyaz saçları fiziksel olarak örterek kamuflaj yaparken güneşe karşıda bu saçları korumaktadır. Bunlar geçici ve kalıcı saç boyama uygulamalarıdır. Saç cortexini geçemezler ve sadece saç keratini etkilemekte. Geçici olan boyalar yüksek moleküler ağırlıkları ile anyonik yapıdadır. Yarı kalıcı olanlar daha düşük moleküler ağırlıkta ve katyonik yapıdadır. Geçici ve yarı kalıcı olanların(nonoksidatif boyalar; ) saçların yapısında zarar verme riskleri az olduğu ve yıkama ile çıktıkları için daha fazla önerilmekte. Ancak hastalar tarafında daha sık kalıcı saç boyaları kullanılmakta. Kalıcı saç boyaları oksidatif boyalar olarakta tanımlanmakta(20 yıkamaya kadar kalmakta). Ancak kalıcı saç boyaları toksik(kanser riski), alerjen(fenilenediamin gibi) ve saç yapısına hasar vermeleri nedeni ile kullanımı önerilmemektedir. Bu olumsuz etkileri kalıcı saç boyasının rengine, kullanım sıklığına ve boyanın kimyasal içeriğine bağıdır. Saç boyaları içerisindeki aromatik aminler mutajeniktir. Over, beyin ve kan kanserleri ile ilişkileri bilinmekte.

Erken saç beyazlaşmasında bazı vitaminler ve minerallerin kullanımı önerilmekte(biotin, kalsiyum pantotenat, çinko, bakır ve selenyum gibi) ancak etkinlikleri çok tartışmalıdır.

P-aminobenzoik asitin (PABA) sistemik kullanımı ile gri-beyaz saçlarda geçici bir pigmentasyon olmakta. Ancak PABA yan etkileri nedeni ile saçlarda kullanımı son derece tartışmalı.

Sistemik yada topikal psoralen ve UVA fototedavisi(PUVA) etkin bulunmuş.

Topikal prostaglandinler(latanoprost gibi) etkili olduğu çalışmalar var.

Antioksidan içeren şampuanlar önerilmekte( vit C ve E içeren) ancak bunların temas sürelerinin kısalığı nedeni ile etkinlikleri tartışmalı.

Saçlı deriye uygulanansaç yağları; hindistan cevizi, zeytin ve badenm yağları, mineral yağlar gibi. Bazılarının içeriği bu anlamda kullanımı desteler yönde. Örneğin hindistan cevizinde bulunan sature yağkar ve E vitamini. Sature yağlardan "lauric acid" saçların yapısına hızla katılmakta. Ancak etkinlikleri tartışmalı. 

Aynı şekilde yeşil çay eksterleri, selenyum, bakır, bitkisel östrojenler ve maltonin kullanımı ve etkinliği tartışmalı.

Sistemik antioksidan(SkQs gibi) ile ilgili olumu çalışmalar olmakla birlikte bu çalışmaların sonuçları henüz çok net değil.


Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency