- Gösterim: 13
Aşırı duyarlaşmış, hassas saçlı deri; kaşıntı, karıncalanma, gerginlik hissi, ağrı veya yanma gibi şikayetler ile karakterize, yaygın görülen ancak sıklıkla gözden kaçan bir dermatolojik durumdur. Saçlı deride bir cilt hastalığı olmaksızın genellikle görünür ve deride klinik olarak bir inflamasyon görülmezken; seboreik dermatit, sedef (psoriasis) gibi bir cilt hastalığına ikincil olarak da ortaya çıkabilmekte ve klinik olarak saçlı deride inflamasyon görülebilmektedir. Hassas saçlı derinin klinik olarak başlangıcının; ultraviyole radyasyon, sıcaklık ve nem değişiklikleri gibi dış fiziksel faktörlere; kozmetik içerikler, çevresel kirleticiler gibi kimyasallara ve duygusal stres gibi psikolojik faktörlerden etkilenebileceği görülmektedir. Klinik olarak ön tanıda düşünülmeli, olası mekanizmalar ve katkıda bulunan faktörleri iyi değerlendirilmeli, saçlı deri bakım önerileri sunulmalı ve etkili koruyucu stratejiler geliştirilmelidir.
Hassas cilt, normalde duyusal hislere neden olmaması gereken uyarılar karşısında batma, yanma, ağrı, kaşıntı (pruritus) ve karıncalanma gibi hoş olmayan şikayetlerin ortaya çıkmasıyla karakterize edilir. Şikayetlerin olduğu deri alanında, şikayetlere neden olabilecek herhangi bir dermatolojik hastalığa ait gözle görülür bir cilt lezyonu bulunmamaktadır. Cilt normal görünebilir veya hafif eritem (kızarıklık) ile birliktedir. Hassas cilt, vücudun tüm bölgelerini, hatta saçlı deriyi de etkileyebilir. Saç folikülleri, yağ bezleri, sinirler ve kan damarlarından zengin saçlı deri duyarlanmaya yatkındır.
Kapsaisin ve laktik asit sürme gibi testler hassas ciltlerde test amacı ile kullanılabilirken, saç varlığı nedeniyle bu yöntemler saçlı derinin duyarlılığını değerlendirmek için kullanılamaz.
Hassas saçlı deri, belirgin bir klinik inflamasyon belirtileri olmaksızın uyaranlara yanıt olarak kaşıntı, batma, gerginlik, ağrı ve yanma gibi anormal ve hoş olmayan duyusal reaksiyonların ortaya çıkması durumu olarak tanımlanır. Benzer şikayetler saçlı derinin tüm dermatolojik hastalıklarında yaygın olarak görülse de, hassas saçlı deride altta yatan bir cilt hastalığı bulunmamaktadır. Artan saçlı deri hassasiyeti derecesi, eş zamanlı saçlı deri dermatolojik hastalıklarının olası riskini arttırmakla birlikte, özellikle de hafif ila orta düzeyde hassasiyete sahip kişilerde zamanla saçlı deride herhangi bir dermatolojik hastalık gelişmemektedir.
Bazı çalışmalarda hassas saçlı deri ikiye ayrılarak değerlendirilmiştir. Birincil hassas saçlı deride (primer) bilinen bir deri hastalığı yokken, ikincil hassas saçlı deride (sekonder) mevcut bir cilt hastalığı görülebilmektedir. Her ikisinde de saçlı deride ortak şikayetler paylaşılsalar da, nedenleri ve tedavi stratejileri birbirinden farklıdır. Bu makalede daha çok primer hassas saçlı deri anlatılmaya çalışılacaktır.
Saçlı deri hassasiyeti genellikle kaşıntı, batma, gerginlik, ağrı ve yanma hissi ile ifade edilmektedir. Bunlar arasında kaşıntı, en sık bildirilen şikayettir. Saçlı deride kaşıntı; dermatolojik (örneğin seboreik dermatit, sedef hastalığı), nöropatik (diyabetik nöropati, zona sonrası postherpetik nevralji gibi), sistemik (örneğin kronik böbrek hastalığı, karaciğer bozuklukları ve hematolojik maligniteler), psikojenik (örneğin anksiyete, sanrısal parazitoz) ya da altta yatan tanımlanabilir bir hastalık bulunamadığı zaman, idiyopatik (bilinmeyen) olabilir. Bu nedenle, saçlı deri hassasiyetinden kaynaklanan kaşıntıda dikkatli bir değerlendirme gerekmektedir. Hassas saçlı deride kaşıntı genellikle bir dış uyaran sonrasında ortaya çıkmaktadır; sıcaklık değişimleri, çevresel kirler ve şampuan gibi saç bakım ürünleri gibi.
Hassas saçlı deride sık görülen şikayet, saçlı deride karıncalanma hissidir. Bu durum, saçlı derideki duyusal sinir uçlarının aşırı uyarılmasından kaynaklanmaktadır. Karıncalanma hissi ile birlikte genellikle yanma, batma veya ağrı duyuları da gözlenmektedir. Su, tarak, saç fırçası, şampuanlar, saç kremleri ve saç boyaları gibi tahriş edici kimyasallara maruz kalma, saçlı deride bu tüm şikayetleri başlatabilir. Ek olarak, saçlı deride kuruluk, gerginlik hissine neden olabilir.
Günümüzde, saçlı deri hassasiyetinin değerlendirilmesi için hastanın şikayetlerinden yola çıkılarak öznel değerlendirmeler yapılabilmektedir. Hastanın kaşıntı, batma, sıkışma, ağrı ve yanma şikayetleri ölçeklendirilerek saçlı deri duyarlılığı; hassas olmayan, hafif hassas, hassas ve çok hassas olarak sınıflandırılmaktadır. Ayrıca yaygın çevresel tetikleyiciler (örneğin güneş ışığı, ısı, kuruluk, stres) ile şikayetlerin oluşumu arasındaki ilişki puanlanarak çevresel faktörlerin saçlı derideki hassasiyet üzerindeki etkileri değerlendirilir.
Hassas saçlı deri üzerine yapılan çalışmalar, problemin yaygınlığının %30 ile %56 arasında değiştiğini göstermektedir. Problemin yaygınlığının yaşa ve cinsiyete göre değişim gösterdiği görülmektedir.
-
Birçok çalışmada kadınlarda erkeklerden önemli ölçüde daha yüksek olduğu gösterilmiştir.
-
Kadınlarda daha yüksek yaygınlık; sinirsel duyarlılıktaki farklılıklara, hormonal dalgalanmalara ve kozmetik ürünlerinin daha sık kullanımına bağlanabilir. Ek olarak, kadınlarda yüksek anksiyete seviyeleri ağrı algısını artırabilir.
-
Klinik çalışmalar, saçlı deri hassasiyetinin yaşa bağlı bir artış gösterdiğini desteklemektedir. Özellikle kaşıntı yaşlı hastalarda daha ön plandadır. Bunda yaşla birlikte saç dökülmesinin artması, ilerleyen yaşın nörodejenerasyonu, kronik tahriş edici maddelere maruziyet, yaşla birlikte sebum salgı seviyelerinin azalması gibi nedenler tanımlanmaktadır.
Saçlı deri, vücut bölgeleri arasında en yüksek saç folikülü yoğunluğuna sahip bölgelerden biridir. Ayrıca büyük yağ bezlerinden zengin bir yapısı bulunmaktadır. Bu özellik, düşük oksijenli, yüksek nemli bir ortam yaratarak vücut deri alanlarından farklı simbiyotik bir ortam oluşturmaktadır. Aynı zamanda, saçlı derinin zengin kılcal damarsal ağ yapısı ve duyusal sinir uçlarının yoğun sonlanması söz konusu olduğu için, saçlı deri uyaranlara karşı özellikle duyarlı hale gelen bir yapıya sahiptir.
Bu özelliklere sahip saçlı deride uyaranlar, deride geçici reseptör potansiyeli vanilloid 1 (TRPV1) kanallarını aktive ederek substans P ve çoklu nöropeptidlerin salınmasına yol açar. Bunlar da deride nörojenik inflamasyonu tetikler ve hassas cilt belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Ayrıca, saçlı deri bariyer fonksiyonunun bozulması da klinik belirtilerin ortaya çıkmasında rol oynamaktadır. Özellikle saçlı deride sebum, lipit metabolizması ve mikrobiyom arasındaki etkileşim önemlidir. Klinik çalışmalarda hassas saçlı deride artmış sebum salgısı ve mikrobiyal disbiyoz (özellikle Propionibacterium'da artış ve mikrobiyal çeşitlilikte azalma) gösterilmiştir.
Psikolojik stres hassas saçlı deri şikayetlerini şiddetlendirebilir. Duygusal dalgalanmaları, stres ve kafa derisi gerginliği arasında önemli bir ilişki bulunmuştur. Anksiyete, depresyon, stres ve duygusal düzensizlik gibi durumlar şikayetleri şiddetlendirmektedir. Kronik anksiyete; hipotalamus-hipofiz-adrenal eksenini aktive eder ve stres hormonlarının salgılanmasını artırabilir, bu da ciltte stratum corneum hidrasyonunu bozar, epidermal su kaybı artabilir, epidermal lipitlerin ve yapısal proteinlerin bileşimini değişebilir ve sonuçta saçlı deri bariyer fonksiyonu bozulmaktadır.
Saç deri bakım ve kozmetik ürünleri başlıca tetikleyiciler arasında tanımlanmaktadır. Bu ürünler içerisinde ön plan çıkanlar arasında sırası ile saç kremi, şampuanlar, saç boyaları yer almaktadır. Bu ürünler içeriğinde bulunan yaygın içerikler, koruyucular (örneğin, izotiyazolinonlar), kokular ve katyonik polimerler gibi bileşenlerin saçlı deride kalıntılar oluşturarak ve bariyer fonksiyonunu ve yerel mikro çevreyi değiştirdikleri gösterilmiştir. Saçlı deri hassaslaştırıcı bileşenleri olarak yüzey aktif maddeler, para-fenilendiamin (PPD), koku karışımları ve izotiyazolinon koruyucuları (metilkloroizotiyazolinon/metilizotiyazolinon) suçlamakta.
Temizleme alışkanlıkları olarak aşırı yada setrek temizliklerde saçlı deri hassasiyetini arttırabilmektedir.
Çevresel faktörler hassas saçlı deride başlıca dışsal tetikleyicileridir; yüksek sıcaklıklar, güneşten gelen ultraviyole radyasyon, kuru hava yada sıcak nemli koşullar gibi. Yükselen sıcaklıklar yağ bezi aktivitesini belirgin şekilde artırır. Aşırı sebum üretimi, anaerobik ve lipofilik mikroorganizmaların büyümesini destekleyebilir. Aşırı sebum saç köklerini tıkadığında, Cutibacterium acnes aşırı çoğalabilir ve daha fazla serbest yağ asidi salabilir, bu da potansiyel olarak kafa derisinde inflamatuar yanıtları tetikleyebilir. Ayrıca, yüksek sıcaklıklar ve yüksek nem de Malassezia türlerinin çoğalmasını kolaylaştırır. Bu mayalar, doymuş yağ asitlerini oleik asit ve araşidonik asit gibi doymamış yağ asitlerine metabolize eder. Bu metabolitlerin aşırı birikimi, cilt bariyerini aşabilir, sinir uçlarını uyarabilir ve inflamatuar yanıtları tetikleyebilir.
Çevresel kirleticilerde hassas saçlı deride başlıca dışsal tetikleyicileridir. Çevresel kirleticiler kafa derisindeki sebum bileşenlerini etkileyebilir. Sebumun önemli bir bileşeni olan skualen, ozon, UVA radyasyonu ve sigara dumanı gibi çevresel kirleticiler tarafından oksidatif bozunmaya duyarlıdır. Skualen bozunma ürünleri, özellikle skualen monohidroperoksitin saçlı deride keratinosit proliferasyonunu ve inflamatuar yanıtları uyarabileceği gösterilmiştir. Hava kirleticilerine maruz kalma, ciltte oksidatif strese neden olabilir ve daha sonra cilt mikrobiyomunu değiştirerek cilt bariyerinin bütünlüğünü bozabilir.

Hassas saç derisinin tedavisi
Hassas saç deride şikayetler çeşitli içsel ve dış faktörlerden etkilenir. Bunların belirlenerek karşı koruma ve bakım konusunda uzun vadeli farkındalık oluşturmak çok önemlidir.
- Günlük bakımda hafif saç temizleme ürünlerine öncelik verilmeli, amfoterik yüzey aktif maddeler veya anyonik yüzey aktif maddeler tercih edilmelidir.
- ,Ayrıca, çalışmalar Hamamelis virginiana özütü içeren şampuanların hassas saç derisi semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabileceğini göstermiştir.
- Uygun bir saç yıkama sıklığı sağlanmalıdır(1-2 günde bir).
- Katyonik yüzey aktif maddeler içeren saç kremleri veya benzeri ürünler kullanırken, saç derisi ile doğrudan temastan kaçınılmalı ve bariyer üzerindeki kalıntı etkilerini en aza indirmek için iyice durulama sağlanmalıdır.
- Ayrıca, kimyasal kaynaklı hassasiyeti önlemek için saç boyama ve perma sıklığı azaltılmalıdır.
- Düzleştirici gibi yüksek sıcaklıktaki şekillendirici aletlerin kullanımı da sınırlandırılmalıdır.
- Ultraviyole ışınlarına maruz kalma şikayetleri şiddetlendirebilir. Bu nedenle fotokorunma önemlidir. Şapka takmak, bariyer hasarına ve kafa derisi yanma hissine yol açan aşırı güneşe maruz kalmayı önleyebilir.
- Saçlı deri bakımı mevsim koşullarına göre uyarlanmalıdır. Sıcak ve nemli ortamlarda, sebum kontrol edici ve antimikrobiyal içerikler içeren ürünler kullanılmalıdır. Bunlar aşırı sebum salgılanmasını ve Malassezia'nın çoğalmasını baskılamaya yardımcı olabilir. Soğuk veya kuru mevsimlerde, cildin nemini iyileştirmek için gliserol, hyaluronik asit veya seramid içeren ürünlerle nemlendirme desteklenmelidir.
- Psikolojik stres, şikayelerin başlangıcı ve alevlenmesiyle yakından ilişkilidir. Bu nedenle stres faktörlerinin tanımlanması ve kontrol altına alınması, düzenli uyku önerilmektedir.
- Hassa saçlı deride kalıcı eritem, pullanma, kepeklenme veya benzeri şikayetler gözlenir ise medikal ilaçlar kulanılmalıdır.




