- Gösterim: 4507
Akne, derimizde bulunan pilosebase foliküller yapılarının (sebase bezler ve kıl foliküllerinin oluşturduğu ünite) inflamatuar bir hastalığıdır. Sebum artışı, komedonlar, papülopüstüller, nodülokistler, leke ve skar gibi klinik bulgular değişkenlik gösterirken, çoklu faktörlerin neden olabileceği düşünülmektedir. Pilosebase foliküllerin yoğun olarak bulunduğu yüz, boyun, gövde ve kolların üst kısımlarında ortaya çıkmaktadır.
Akne, ergenlik döneminde androjen hormonlarının etkisiyle başlar ve sıklıkla seks hormon üretiminin ilk işaretleridir. Bu nedenle "ergenlik dönemi aknesi" olarak tanımlanır ve hemen hemen fizyolojik bir olay gibi düşünülebilir.
Erişkin Aknesi (Postadolesan Akne)
Özellikle 25 yaş üstü kadınlarda aknenin önemli bir problem haline geldiği görülerek "postadolesan akne, akne tarda, ergenlik sonrası akne, erişkin akne" tanımı kullanılmaya başlanmıştır.
-
Ergenlik Dönemi Aknesi: 25 yaş ve öncesinde akne lezyonları mevcut olan hastalar.
-
Ergenlik Sonrası Akne (Erişkin Aknesi): 25 yaşından sonra akne lezyonları devam etmekte olan veya yeni ortaya çıkan hastalar.
Bu hastalarda akne nedenleri ve tedavi yaklaşımları ergenlik dönemi aknesinden farklılıklar göstermektedir.
Klinik Farklılıklar
Erişkin akne klinik şiddetinin ergenlik aknesine göre daha hafif olduğu, kadınlarda sıklıkla yüzün alt kısmına (ağız çevresi, çene ve boyun) erkeklerde ise sırtın üst kısmına yerleştiği görülmektedir. Ergenlik aknesinde komedonlar klinik olarak baskın olarak görülürken, erişkin aknesinde komedonlardan daha çok az sayıda papülopüstüller görülmektedir.
Erişkin akne hastalarının önemli bir kısmı ergenlik aknesinin devamı şeklinde görülmektedir. Hastaların ancak beşte biri ergenlik döneminde aknesi olmadan yeni başlayan erişkinlerdir.
Etyoloji ve Risk Faktörleri
-
Genetik Yatkınlık: Erişkin aknesinin genetik olduğu ve ailesel yatkınlıktan bahsedilmektedir.
-
Güneş ve Yaz Dönemi: Erişkin akne kliniği yaz mevsimlerinde alevlenebilmekte ya da güneş ile ortaya çıkabilmektedir. Daha önce aknesi olmadan yazın güneş ile başlayan erişkin aknesi "Acne aestivalis" ya da "Mallorca aknesi" olarak tanımlanmaktadır. UV radyasyonunun neden olduğu inflamasyon ve deride skualen peroksitlerin üretilmesi komedojenik etki ile aknede alevlenmeye neden olabilmektedir. Yaz döneminde erişkin akne kliniğinde artışlarda güneşten koruyucuların kullanımı da suçlanmaktadır.
-
Hormonsal Etkiler: Ergenlik dönemi aknesini bu döneme eşlik eden hormonsal değişimler (androjenler) ile açıklamak kolayken, erişkin aknede hormonsal etkileri açıklamak biraz zordur. Erişkin akneli hastalarda vücudun genel hormonsal profilinden daha çok derinin kendi hormonsal aktivitesinin rolü üzerinde durulmaktadır. Ancak erişkin akneli kadınlarda androjenik alopesi (erkeksi tipte saç dökülmesi), sebore, akne ve hirsutizm (erkek tipi vücut alanlarında kıllanma) gibi kliniklerin birlikteliği var ise genel hormonsal değerlendirmenin yapılması gerekmektedir. Androjenik aktivite artışı düşünülen kadın hastalarda seks hormon bağlayan globulin (), total ve serbest testosteron, serbest hormon tahlilleri istenmeli, Polikistik Over Sendromu gibi benzer sendromlar araştırılmalıdır. Erişkin akneli kadınlarda androjenik aktivitenin daha çok adrenal (böbrek üstü) bezlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Progestron içeren ( ve gibi) doğum kontrol ilaçlarının kullanımı da diğer sık nedenler arasında yer almaktadır. Son çalışmalar pilosebase foliküller yapılarda bulunan doku androjenik aktiviteyi düzenleyen 5- aktivitesinin erişkin akneli kadınlarda daha yüksek olduğunu göstermiştir.
-
Antibiyotik Direnci: Erişkin aknede akne tedavilerinde kullanılan antibiyotiklere dirençli bakterilerin varlığı önemlidir. Erişkin ve ergenlik aknelerinde sorumlu bakteri aynıdır: . Ancak erişkin aknesinde bu bakteriler antibiyotiklere karşı daha dirençlidir.
-
Kozmetik Kullanımı: Ergenlik dönemine göre erişkinlikte daha fazla kozmetik kullanımı suçlanmıştır. Hatta kozmetiklerden kaynaklanan özel bir akne formu da tanımlanmıştır: 'Acne cosmetica'. Burada kozmetik içerikleri ve kullanım yoğunluğu önemlidir. Bazı ürünlerde bulunan lanolin, petrolatum ve bitkisel yağlar deride yeni komedon oluşumuna neden olarak akneye yol açmakta, hatta 'in yüzeyinde kolonizasyonunu artırmaktadır. Kozmetikler ve akne ilişkisinde kozmetikler erişkin aknesinin asıl nedeni değil, fakat kliniğin alevlenmesini artıran bir faktördür. Bu nedenle temel cilt bakımı olan uygun temizleme ve nemlendirici kullanımı erişkin aknenin kontrolünde gereklidir.
-
Sigara ve Stres: Erişkin akne ve sigara kullanımı arasında bir ilişki olmakla birlikte bilimsel bir korelasyon bulunamamıştır. Kadınlarda erişkin aknede iş ve sosyal hayat kaynaklı kronik stres en önemli faktörler arasında tanımlanmaktadır.
-
Mesleki Faktörler: Tozlu, yağlı (organik ya da inorganik yağlar), sıcak ve nemli bir ortama neden olan mesleki faktörler erişkin akne kliniğinin alevlenmesinde etkili olmaktadır.
-
Menstrüel Döngü: Kadınlarda ergenlik aknesi adet dönemlerinde alevlenmeler gösterirken, erişkin aknesi daha stabil bir kliniğe sahiptir.
Tanı ve Değerlendirme
Erişkin aknede hastanın meslek ve medeni hâli, aknenin başlangıç yaşı, genel şiddeti, klinik olarak tutulum yeri, aile öyküsü, lezyonların stresle alevlenme öyküsü, yiyeceklerle ilişkisi, ilaç ve kozmetik ürün kullanımı öyküleri iyi alınmalıdır.
Özellikle kadın hastalarda adet dönemi öncesinde alevlenme öyküsü, hirsutizm, androjenetik alopesi, adet düzensizliği (üç aydan uzun süren adet görememe ve en az ardışık üç adet periyodunda yedi günden uzun süren menstrüel düzensizlikler) ve obezite ('un üzerinde) gibi hiperandrojenizm bulguları değerlendirilmelidir
Tedavi
Ergenlik sonrası sivilceleri olan yetişkinler artık önemi giderek artan ve tedavi gerektiren bir olgu grubu olarak tanınmaktadır. Dirençli bakterilerin rolü nedeniyle tedaviler zor olmakla birlikte, klinikte reçete edilen tedaviler ergenler için kullanılanlara çok benzerdir.
-
Hafif Vakalar: Başlangıçta hafif akne vakalarında topikal tedaviler ( gibi) kullanılmaktadır.
-
İnflamatuar Akne: İnflamatuar aknelerde topikal ve sistemik antibiyotikler tercih edilirken, komedonal akne için retinoidler kullanılmalıdır.
-
Dirençli Vakalar: Tedaviye dirençli ve cevapsızlıklarda sistemik retinoidler kullanılmalıdır. Bunlarda sonuç alınamadığında sistemik anti-androjenlerin kullanımı düşünülmelidir.
-
Hormonal Tedavi (Kadınlar): Doğum kontrol yöntemi düşünen erişkin aknesi olan kadınlarda her tabletinde siproteron asetat ve etinil östradiol içeren doğum kontrol ilaçları kullanılabilir.
-
Spironolakton: Son yıllarda spironolakton sistemik tedavileri klinik etkinliği ile ön plana çıkmaktadır. Spironolakton yan etkileri (baş ağrısı, adet düzensizlikleri, memede gerginlik/şişlik hissi, hiperkalemi) nedeniyle erişkin aknesinde ikinci sırada tercih edilmelidir. Özellikle retinoidlerin topikal kullanımı ile klinik etkinliği oldukça yüksektir