Evrimsel gelişimimizde ayaklarımız üzerinde yürümeye başladık ve beynimizin gelişimi diğer türlerin gelişiminden önce geldi. Belki de besin zincirde en alt sırada olmamıza rağmen diğer türlere daha üstün geldik. Bu gelişim sürecimizde sevinç ve öfke gibi duygularımıza öncelik verdik. Hata kokuyu zevk duygularımızın gelişiminde kişiselleştirdik. Parfümleri, esansları hayatımızla ilişkilendirdik.

Hayvan türlerinin duyusal organları ve yetenekleri üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, özellikle koku duyusu, halen yetersiz olmakla birlikte bir gerçeği göstermekte.

Pek çok memeli türünden veya böceklerden daha zayıf bir koklama duyu hissimizin olduğu gerçeği, evrimsel sürecimizde koku duyumuzun gerilediği gerçeğini göstermekte.

Karşılaştığımız çeşitli kokular arasında konumuz insan vücudu kokusu. Genel olarak tüm insanlar arasında görülürken, düşük olmakla birlikte ırklar ve kişiler arasında farklılıklar göstermekte.

Hafif vücut kokuları uygun hijyen ve kokular ile etkili bir şekilde giderilebilir iken bazı durumlarda ciddi bir problem olabilmektedir. 

İnsanlardan çevresine genetik, diyet, stres ve bağışıklık durumuna bağlı olarak uçucu ve uçucu olmayan moleküllerden oluşan koku molekülleri yayılmaktadır. Kafa derisi, koltuk altı, ayak, kasık ve ağız boşluğu gibi vücudun çeşitli bölgelerinden çok sayıda koku molekülleri yayılmaktadır. İnsan kokusu aslında farklı koku maddeleri; odorantlardan oluşan bir karışımdan oluşmaktadır. Bu nedenle bir koku maddesinin diğer koku maddeleri karışımı içerisinde nasıl algılanacağı da önemlidir. Çünkü koku maddeleri birbirleri arasında etkileşim içerisindedir. Örneğin bir koku maddesi diğer bir koku maddesini maskeleyebilir, katkı sunabilir yada karşı maddesi gibi çalışabilir. Bu nedenle iki koku maddesi karışımı bu iki maddesinin kokusuna eşit, daha düşük yada daha fazla koku üretebilir. Ayrıca ortaya çıkan koku bu iki koku maddesinin karışımdaki oranlarına bağlı olarak ta değişmektedir.

İnsan vücut kokusunu aşağıdaki tablo çok güzel özetlemektedir.

İnsan vücutu kokusu kaynağına göre üç kategoriye ayrılmaktadır:

(1) Cilt kokusu

(2) Ağız boşluğu kokusu

(3) Vücut metabolizma artılarından kaynaklanan koku (dışkı ve idrar kokusu gibi).  

İnsan kokusu yine kaynağına göre;

1. Primer vücut kokusu; diyet yada çevresel faktörler göz ardı edildiğinde kişinin gentiğine göre farklı olan kokusudur.

2. Sekonder vücut kokusu; diyet ve çevresel faktörlere bağlı olarak gelşen kokudur.

3. Tersiyer vücut koku; genetik vücut kokusu + diyet ve çevresel kaynaklı koku + kozmetik ve deri bakım rüznlerinden kaynaklanan koku(sabun, parfümler gibi)

Her insanın kendisine özgü diğer insanlardan farklı bir kokusu bulunmaktadır. Bu koku aslında insanın benzersiz genetik yapısından kaynaklanan değişmeyen stabil kokusu ile çevresel faktörler ve metabolizmasından kaynaklanan değişken kokusunun birleşimidir. Bununla birlikte, vücudumuzun kendi ayırt edici özellikleriyle nasıl farklı koku ürettiğini, nedenini ve hangi koşullarda değiştiğini henüz tam olarak bilemiyoruz.

Vücut kokusu ter kokusunda olduğu gibi(ter, deri salgıları, deri hücreleri ve bakterilerin oluşturduğu bir kompleks)koku moleküllerinin bir kompleksidir. Aslında vücut kokusu istemeyen uçucu organik koku molekülleridir. Bu moleküller dışında vücut kokusunun oluşmasında diğer gazlı bileşikler; kükürt bileşikleri, organik asitler, karboniller ve azotlu bileşiklerde (amonyak ve trimetilamin gibi) sorumludur.

Cilt Kokusu

İnsan vücut kokusunda neden olarak gösterilen kimyasal maddelerin miktar ve özelliklerine dönük olarak araştırmalar en yoğun olarak cilt kokusu ve terleme üzerinde yapılmaktadır. Bunda insan vücut kokusunda neden olan bileşenlerin analizinde elde edilen ilerlemelere rağmen, insan terinin toplanması ve örneklerde çalışılmasının en kolay olması yatmaktadır.

Bu nedenle insan kokusu deyince akla aksiller (koltuk altı) ve plantar (ayak) kokusu gelmektedir ve en fazla bilimsel çalışmalar bu alanlarda yapılmıştır. Ancak vücut kokusunu bu alanlar ile sınırlamak ve vücut koku maddelerini sadece bunlar ile ifade etmek doğru değildir.

Deri kokusu deride bulunan ekrin, apokrin, sebase ve apoekrin bezlerden salgılana maddelerin atmosferde oksidasyonu yada deri yüzeyindeki bakterilerin bunları metabolize etmeleri ile ortaya çıkmaktadır. Deri kokusundan öncelikle düşük molekül ağırlıklı yağ asitleri, aldehitler, ketonlar, azot içeren bileşikler ve sülfür bileşikleri sorumludur.

Ekrin ter bezlerinin salgısında % 99 su, geri kalanı inorganik tuzlar, laktik asit ve amino asitlerdir. Laktik asit bunların içerisinde nerede ise ana maddesi olmakla birlikte düşük moleküler ağırlıklı asetik asit, propiyonik asit, izobutrik asit, butrik asit ve izovalerik asit gibi yağ asitleride bulunmaktadır. 

Deri yüzeyinde bakteriler ise; Staphylococcus epdermidis var, S. aureus, Corynebacterium minutissimum ve Arthrobacter sp.dir. Bunlardan özellikle Staphylococcus epdermidis ve S. aureus ekşimsi bir kokuya neden olmakta.

İnsan cildi kokusunun C6 ila C11 düz zincirli, dallanmış ve doymamış asitlerden, alkoller, ketonlar, aldehitler, karbonillerin ve bazı steroidlerden oluştuğu gösterilmiştir.

Cilt kokusuna katkıda bulunanlar, (E) -3-metil-2-heksenoik asit, dioksit ile birlikte, terminal olarak doymamış asitler, 2-metil C6C10 asitler ve 4-etil C5-C11 asitler olarak tanımlandı.

Kadın ve erkeklerde koltuk altında koku maddeleri gaz kromatografisi (GC) yöntemleri [örneğin GC-kütle spektrometresi (MS) ve GC Fourier transform infra red spektroskopi (FTIR)] ile tanımlanmıştır.

Bu maddelerin Ph kaynaklı kimyasal maddeler olduğu gösterilmiştir. Bu analizler birkaç C6-C10 düz zincirli, dallı ve doymamış asidin varlığını gösterdi. Uçucu doymamış asitlerinden 2-metil C6-C10 asitler, 4-etil C5-C11 asitler ile birlikte (E) -3-metil-2-heksenoik asitin önemli koku maddeleri olduğu gösterilmiştir.

Ayaktan elde edilen ter numunelerinde kısa zincirli yağlı asitlerinin varlığı gösterilmiştir. 6 saat den fazla giyilen çorap örneklerinde GC-MS testleri ile dietil eter gösterildi.

Tüm örneklerde İzovalerik asit gibi kısa zincirli yağ asitleri vardır. Hatta yağ kokusu yoğun kişilerde bunun miktarı çok yüksekti.

HS GC-MS yöntemleri kullanılarak insan derisi kokusu örnekleri farklı yaş dönemlerinde araştırılmıştır. Bu araştırmalar İnsan derisi kokusunda belirli bileşiklerin (örneğin, hidrokarbonlar, alkoller, asitler, ketonlar ve aldehitler) sorumlu olduğu bulunurken örneğin 2-nonenal’in 40 yaş üzerindeki bireylerin en önemli koku bileşeni olduğunu da kabul edilmiştir. 2-nonenal ve diğer aldehitler mono-doymamış yağlı asitlerin (örneğin palmitoleik asit ve vaccenic asit) oksidatif bozunması yoluyla üretildiği görülmüştür.

İnsan derisinde erkek ve kadın arasındaki koku maddeleri karşılaştırmalı araştırılmıştır. Kadınlarda HS-GC-MS’yi kullanarak kısa ve uzun zincirli hidrokarbonlar, kısa zincirli aldehitler ve dallı bir keton dahil olmak üzere birçok bileşen saptadılar. Bazı bileşenler bazı kadınlara yüksek oranlarda (6-metil-5-hepten-2-bir) ve dekan da dahil olmak üzere daha kısa zincir uzunluklarındaki hidrokarbonlar gibi yüksek bulunmuştur.

Kadınlarda koku maddeleri ile Sarı-ateş sivrisineği kullanarak insan kokusu ve böcek tepkileri arasındaki etkileşimleri incelemek için bir dizi araştırma yapılmıştır.

Koltuk altında giysilerde yıkanmakla ve deterjanlarla çıkmayan kalıcı bir koku oluşmaktadır. Bu koku oluşumunda organik olmayan koku medde içeriklerinin varlığı gösterilmiştir. Giysiler yıkansalar bile tekstil yapıların da vücut kokusunu yapan ester, keton ve aldehidler kalmaktadır. Bununla birlikte koltuk altı kokusundan asıl sorumlu tutulan organik asitler yıkama ile giysilerden uzaklaşmaktadır.

Deri kokusu vücutta kaynaklandığı yere göre de ayrı değerlendirilmektedir. Koltuk altı kokusu, baş ve saçlı deri kokusu, genital koku gibi.

Koltuk Altı Kokusu

Koltuk altı kokusu diğer vücut alanlarına göre daha ağır ve rahatsız edicidir. Daha detaylı bilgi için koltuk altı makalesine bakınız.

Saçlı deri ve Saç kokusu

Yıkanmamış saç hoş olamayan bir kokuya neden olmakla birlikte bir klinik problem değildir. Sebase bezlerin yoğunluğu nedeni ile saçlı deri ve saçta yağ yoğunluğu yüksektir.

Saçlı deri ve saçtaki koku bu lipidlerin saçlı deri çoğalan 2 bakteride tarafından metabolize olması ile ortaya çıkmaktadır. Bu bakteriler; Pityrosporum ovale ve Propiobacterium acnes dir. Propiobacterium acnes lipaz yani yağları parçalayan enzim aktivitesi yüksek bir bakteridir. Bu enzim yağı uzun zincirli yağ asitlerine parçalamaktadır. Pityrosporum ovale ise bu uzun zincirli yağ asitlerini uçucu aldehidler, ketonlar, yağ asitleri ve laktonlara parçalamaktadır. Ayrıca bu kokudan isovaleric acid, isobutyric acid, pentanoic acid, hexanoic acid, valeraldehyde, heptanal ve indole de sorumludur. Aldehidler, kısa zincirli yağ asitleri ve g-laktonlar ise saç ve saçlı deri kokusundan sorumludur.

Ayak kokusu

Ayak kokusu sadece kişisel ve sosyal bir problem değildir. Ayaklarda aşırı terleme, koku ile birlikte ayak tabanında gerginlik, parmak arası ve ayak tabanında su toplayan yaralar ile sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle ayak kokusu medikal, sosyal, hijyenik bir problemdir. Ayak kokusu ter ve mikroorganizmaların çoğalması ile deride oluşan kimyasal metabolitlere bağlıdır.

Ayak tabanın da 1 cm2 de 1,000 adet ter bez bulunmakta. 24 saat içerisinde yaklaşık olarak 16 ml ter sekresyonu olmakta.

Terleme , çorap ile ayakkabıdan kaynaklanan kapalı ortam bakterilerin çoğalmasına ve ayak kokusuna neden olmaktadır.

Gram-negatif basil ve gram-pozitif koklar sindirim sistem kaynaklıdır ve ayaklarda görülebilmektedir.

Ayaktaki ekrin terde sodyum klorid, vitaminler, glukoz, lakatik asit, üre, potasyum, yağ molekülleri , yağ asitleri bulunmakta. Bunlar hipotonik yapıda su içerisindedir. Bu arada deri yüzeyinde dökülen deri hücrelerinden kaynaklanan keratin, keratohyaline granülleri, deri yüzeyinde lipidlerde bulunmaktadır. Bunların tamamı bakteriler tarafından metabolize olmakta ve uçucu koku maddeleri ortaya çıkmakta.

Deri yüzeyindeki lipidlerin bir kısmı gram pozitif bakteriler tarafından yıkılmakta ve doymamış yağ asitleri ortaya çıkmaktadır. Bunlar ise gram-negatif bakteriler ve mantarlara karşı antibakteriyel etki göstermektedir(bu bakteriler Staphylococcus aureus, S. epidermidis, Corynebacterium acnes ve diğer difteroidlerdir). Bunların lipolitik aktivileri vardır. Difteroidler epidermal ve sebum lipidleri metabolize ederek ayak kokusunda nedenler arasındadır.

Kokudan düşük moleküler ağırlıklı yağ asitleri sorumludur. 3 metilbutanoik asit (isovalerik asit ) ayak kokusunda ana kimyasal madde. Diğer kısa zincirli yağ asitleri ise ayak kokusuna neden olmakta. Eğer ayakta ve çorapta yoğun koku var ise bunda kısa zincirli yağ asitleri, koku yok yada zayıf ise etil eter bulunmuştur.

Kasık Kokusu-Genital Koku

Genital alanda deri ve bunun sekresyonundan kaynaklanan koku bromohidrosis olarak tanımlanırken genital akıntıdan kaynaklanan kokular malodor olarak tanımlanmaktadır. Daha detaylı bilgi için iligili makeleye bakınız.

Ağız boşluğu Kokusu; Halitosis

Halitosis bir medikal bir problemden çok sosyal bir problem olarak algılanmaktadır.

Çocuklarda nefes şekerimsi ve hoş kokmaktadır. Nefesin yapısı ve yoğunluğu yaş ile birlikte değişmekte. Bu nedenle erişkinlerde nefes kokusu ağırlaşmakta hoş olmayan bir kokuya dönüşmektedir. İleri yaşlarda bu koku daha rahatsız olmaya başlamakta ekşimsi bir koku ortaya çıkmaktadır. bunda kişisel hijyenik ağız bakımı yetersizliği rol oynamaktadır.

Ağız kokusunun 90% nı ağız boşluğundan % 10 ise solunum ve sindirim sisteminden kaynaklanmaktadır. Bunda lokal ve genel faktörlerden bahsedebiliriz.

Nefes örneklerinde koku maddelerinin incelenmesi sadece vücut kokusunda ağız kokusunun saptanmasında kullanılmaz ayrıca bazı hastalıkların klinik tanısı ve hastalık durumunun izlenmesinde de kullanılmaktadır

Soluk verdiğimizde verilen soluk hacminin büyük bir kısmını azot, oksijen, CO2 ve H20 olmak üzere aslında gazların bir karışımıdır. Solunumda uçucu koku maddelerinin miktarı 1000 de bir kadar çok düşüktür. Ancak bunların bileşimi hem nitel hem de nicel anlamda kişiden kişiye değişmektedir.

Solunum yada sindirim sistem kaynaklı solukta; uçucu koku maddeleri (isoprene, ethane, pentane ve aseton gibi) ve uçucu olmayan koku maddeleri (isoprostanler, peroxynitrite yada cytokinler ) saptamaktayız. Uçucu koku maddeleri;solunum yada sindirim sistem kaynaklıdır veya çevreden kontamine olabilen maddelerdir. Bunların solukta miktarları trilyonda bir (pptv) yada milyonda bir (ppmv) kadar düşük olmakla birlikte saptanabilmektedir.

VOC’lerin insandan insana çok farklı olmasına rağmen, yaygın olarak izopren, etan, pentan, metanol ve aseton içerdiği keşfedilmiştir.

Uçucu sülfür yapıları-VSC; hydrogen sulfide (H2S), methylmercaptan (methyl sulfhydrate [CH]SH]), ethyl mercaptan (C2HsSH) ve dimethyl sulfide «CH3hS) tükürük salgısında bulunmaktadır.VSC konsantrasyonu yaşla birlikte artmaktadır.

Sağlıklı bir kişide ağız kokusu sıklıkla uçucu kimyasal besin maddeleri olan soğan, sarımsak, alkol alımı, sigara içimi, ağız içi mikroorganizmaların dengesinin değişimi ve ağız içerisinde tükürük salgısının azalmasından kaynaklanmaktadır.

Geceleri ağız tükürük salgısı azalmaktadır. Bu nedenle sabahları ağız daha yoğun kokmaktadır. Ancak sabahları ağız bakımı, yemek yeme yada bir şeyler içilmesi ile bu hızla kaybolmaktadır.

Normal tükürük salgısının pH ı 6.5, hafif asitik olduğunda gram-negatif ve anaerobik bakterilerin çoğalmasını baskılamaktadır.

Tükürük azaldığında alkali olmakta ve gram-negatif bakteriler çoğalmakta buda ağız içerisinde amino asitleri putrifiye etmekte. Sonuç olarak sülfüt içeren malodora neden olmaktadır.

Ağız için hijyenik koşulları olumsuz etkileyen kronik ağız içi problemleri; “gingivitis, periodonitis, yiyecek kalıntıları kalmasına neden olan patolojiler, Vincent enfeksiyonu, hairy ve fissure tongue, aşırı sigara içimi, ağız içi yaraları yoğun ağız kokusuna neden olmaktadır. Erişkinlerde kronik periodontal problemler “hydrogen sulfid” oluşması ile ağız kokusuna neden olmaktadır. Ağız içerisine açılan bir odontal enfeksiyon fistülü ağız kokusuna neden olmaktadır. Naso oral kavitenin hastalıkları; abse, nasal tümörler, kronik sünisitis, postnasal akıntı, rhinitis, lethal granulomas, faranjit ve tonsillitis, aftlar, trakea ve akciğer tümörleri halitosis nedenleri arasındadır.

Halitosis % 10 oranında sistemik nedenlerden kaynaklanmaktadır. Sıklıkla akciğer, sindirim yada genel sistem kaynaklıdır. Ağız kapaklı iken bile burundan bu koku gelebilir. Bu tür ağız kokuları daha yoğun ve ortamda daha fazla kalmaktadır. Üremide(böbrek yetmezliği vb) amonyak ve idrar benzeri bir koku, ileri düzey karaciğer yetmezliklerinde “fetor hepaticus” denilen taze bir kadavranınkine benzer tatlı, yapay bir “amin” kokusu nefeste olmakta. Asitik ter kokusu akut romatizmal ateşte görülür. Akciğer absesi, Tbc, ve bronşetazide çürümüş et kokusu olmakta. Sindirim sistem kanamalarında kan kokusu olmakta. “Eosinophilic granuloma, Letterer-Siwe disease ve Hand-Schuller-Christian hastalıklarında” ağzı yaraları tiksinti verecek bir ağız tadı ve ağız kokusu yapmaktadır. Vitamin C eksikliğinin akut yada kronik formunda “fusospirochetal stomatitise” bağlı olaarak ağız kokusu olmakta. “Macroglobulinemia, primary herpes simplex enfeksyonu, hemofili, von Willebrand hastalığı, cryoglobulinemia, aplastic anemi, polycythemia vera, agranulositozis, lösemi, enfeksiyoz mononükleaz, trombositopenik purpura ağız kokusu yapabilmektedir. Duygusal ve ruhsal durum kişisel hijyenik bakımı değiştirmekte. Ayrıca bu durumlar sindirim ve metabolizmayı değiştirdiği için ağız kokusu yapabilmektedir.

Vücut metabolizma artılarından kaynaklanan koku

İdrar kokusundan gaz fazlı uçucu koku maddeleri sorumlu tutulmaktadır. İnsan idrarında normalde uçucu koku maddeleri olarak metabolitlerden 2-butanone, 2-pentanone, 4-heptanone, dimethyl disulfide (DMDS), alkyl furans, pyrrole ve carvone olduğu gösterilmiştir.

İnsan idrarındaki VOC analizlerinin çoğu, uçucu metabolitleri içermesi nedeniyle hastalık tanısı amacıyla yapılmıştır. Normal idrarın yaygın VOC’leri 2- butanon, 2-pentanon, 4-heptanon, dimetil disülfid, alkil furan, pirol ve karvon olarak tanımlanır.

Bununla birlikte, idrar kokusunu ile vücudu kokusunda bir bileşen tanımlanması yada hastalık teşhisi için nispeten az çaba harcanmıştır. Bazı hastalıklarda; diyabet gibi ve tedavilerinde idrarda pyrazines, cyclohexanone, lower aliphatic alcohols ve octanols çok yüksek oranlarda bulunduğu gösterilmiştir. Düşük molekül ağırlıklı metabolitlerden (aliphatic alcohols, ethanol, n-propanol, isobutanol, n-butanol, isopentanol, 4-heptanone ve cyclohexanone) metabolik hastalıkların saptanmasında idrarda araştırılabileceği gösterilmiştir. İdrarda uçucu koku maddeleri bazı metabolik hastalıkların tanısnda çok önemlidir. Phenylketonuria (PKU), maple-syrup-urine disease (MSUD), isovaleric acidemia yada trimethylaminuria (fishodor syndrome) gibi. Methylamines ve stable trimethylamine (TMA) gibi N-oxide idrarda bulunması fish-odor syndrom tanısı için kullanılmaktadır.

İnsan idrar ve feçesinde kokudan uçucu substanslar (asitler, amonyak, sülfür ve nitrojen içerikleri) sorumlu tutulmuştur


Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency