Kişinin kendisinden alınarak hazırlanan yağ dokusunun estetik amaçlı enjeksiyonları son yıllarda dolgu uygulamaları gibi daha fazla tercih edilmektedir. Bunda yağ dokusunun ideal bir dolgu özelliklerine sahip olması en önemli faktördür. İdeal bir dolgu özellikleri arasında; hastanın kendi dokusu olması nedeniyle antijenik, uyuşmazlık ve alerjik reaksiyonlar göstermemesi, kolaylıkla tekrarlanabilir olması, canlı bir doku transferi olması nedeniyle enjekte edildiği alanda istenilen volüm ve dolgu etkisinin yüksek olması, herhangi bir bulaşıcı hastalık transferinin olmaması ve maliyetinin düşük olması sayılabilir. Ancak belki de en önemlisi yağ enjeksiyonunda dokuya canlı bir dokunun ve yağ dokusu kaynaklı kök hücrelerin transfer edilmesidir. 

Yağ enjeksiyonları dolgular gibi yüz ve vücuttu volüm verme ve konturların düzenlenmesi için hedeflenen her bölgeye uygulanabilmektedir. 

Yüz ve vücudun estetik olarak yeniden şekillendirilmesi(Lipo Sculpture)

Hastanın kendisinden alınan yağ dokusunun dokusal özellikleri bozulmadan steril koşullarda istenen yüz ve vücut bölümüne transferi belki de bizim için en ideal yöntemlerden birisidir. Yüksek volümlerde uygulamaların ekonomik olması, kullanım kolaylığı, fizyolojik yapısı ile uygulama alanında yüksek estetik uyum ve doğal hissedilmesi... Burada yapılan temelde yağ doku transferidir, yağ dokusu kaynaklı kök hücre (ADSC) uygulaması değil. Eğer yağ transferinde yağ dokusunu ADSC ile zenginleştirerek transfer edersek, yağ dokusunun daha kalıcılığını sağlamış oluyoruz. Transfer edilen yağ dokusunda ADSC ne kadar zenginleştirilmiş ise o kadar anlamlı olmaktadır. Yağ transferi + ADSC uygulaması "Hücresel destekli Yağ Transferi (cell-assisted lipo-transfer; CAL)" olarak tanımlanmaktadır. Son yıllarda ADSC ve SVF içeriğine PRP eklenmesinin transfer edilen yağ dokunun klinik ve estetik sonuçlarını arttırdığı gösterilmiştir.

Yüzde; alın, şakaklar, orta yüz ve yanaklar, çene hattı (jawline) ile çene, göz çevresi ve dudaklarda volüm verme, yeniden şekilendirme amaçlı kullanılırken, vücutta memeler ve kalçada volüm verme ve yeniden şekilendirme, bacak konturlarının yeniden şekillendirilmesi ve liposuction sonrası gelişen deformitelerde kullanılmaktadır.

Yaşlanma süreci ile deri destek dokularının azaldığı durumlarda, derin kırışıklık ve katlantılarda

Yaşlanma sürecinde yüzde mimik çizgileri daha derin kırışıklara dönüşebilmekte; kaş ortası, alın bölgesi ve üst alt dudaklarda ortaya çıkan derin kırışıklar gibi. Yüzde estetik olarak hafif görünen katlantılar derinleşebilmekte ya da yüzde yeni cilt olukları ve katlantıları oluşmaktadır; nazolabial ve melolabial katlantılar, uyku cilt katlantıları, göz altı olukları gibi. Yağ enjeksiyonları bu durumlarda dolgular gibi kullanılabilmektedir.

 

Derinin yenilenmesi, gençleşmesi ve yara iyleşmesi

Erişkin bir insanda yağ dokusundan elde edilen doku içeriğinde yağ hücreleri, adipositler, yağ dokusu fibröz yapısı, kan damarları, hücresel döküntüler, yağ, kan hücreleri ve çok az mezenşimal kök hücre bulunmaktadır. Enjekte edilecek yağ dokusunda bağ dokusu kök hücrelerinden zengin biyolojik bir materyal bulunmakta ve bu "stromal vasküler fraksiyon - SVF" olarak tanımlanmaktadır. Bu açıdan, hastanın kendisinden alınan yağ dokusunun dokusal özellikleri bozulmadan steril koşullarda istenen yüz ve vücut bölümüne transferi belki de bizim için en ideal yöntemlerden birisi olmaktadır. İdeal bir dolgu olarak görülmesinde yüksek volümlerde uygulamaların ekonomik olması, kullanım kolaylığı, fizyolojik yapısı ile uygulama alanında yüksek estetik uyum ve doğal hissedilmesi ve SVF içeriği nedeniyle doku yenilenmesi ve gençleştirmesini sağlaması gibi nedenleri sıralayabiliriz.

Yağ dokusunda bulunan ADSC ve SVF uygulamasının deride yeni kolajen yapımını uyardığı ve yeni damar oluşumunu desteklediğini biliyoruz. Bu özelliği, yağ enjeksiyonlarının anti-aging amaçlı kullanımını sağlamaktadır. Bu etkinliğe yağ doku hücreleri ile volümetrik artış, cilt kalitesinde artış, ince ve derin kırışıklıkların düzelmesi anlamına gelmektedir. Son yıllarda ADSC ve SVF'nin melanogenezisi baskıladığı için pigmentasyonlarda ve lekelerde kullanılabileceği anlamına gelmektedir. Bunlardan yola çıkılarak yağ enjeksiyonları cilt gençleştirme ve anti-aging amaçlı kullanılmaya başlanmıştır.

Hastadan elde edilen yağ dokusu içeriğindeki ADSC ve SVF içeriği, krem formlarına sokularak hastanın günlük bakımında kullanımı da sağlanabilmektedir. Bu etkinlikleri ile yanıkta, yara iyileşmesinde ve CO2 lazer uygulamaları sonrası kullanılmaktadır.

Cilt seviyesinde çökmeler ile sonuçlanan atrofik yara izlerinde, skarlarda kullanımı

Cerrahi girişimler veya travmalar sonrası, akne veya su çiçeği iyileşme sürecinde ya da kortizon enjeksiyonları sonrası ciltte atrofik skarlar oluşabilmektedir. Yağ enjeksiyonları, dolgu gibi hacim verme ve cilt onarımı sağlayarak atrofik skarlarda yüksek klinik cevapları ile kullanılmaktadır.

Yüzde yada vücutta yapısal yada sonradan gelişen asimetirk volüm kayıpları

Yüzün gelişim sürecinde tek taraflı yüz volümü az olmakta ve bu durum "hemifacial atrofi" olarak tanımlanmaktadır. Yüzde özellikle şakalar ve yanaklarda cilt altı yağ dokusu volümü çok azalabilmektedir; bu durum lipoatrofi olarak tanımlanmaktadır. Göğüs ön duvarı olması gerektiğinden daha içeride olabilmektedir. Bu durumlarda estetik olarak simetrinin ve doku volümlerinin karşılanması için yağ enjeksiyonları yapılabilmektedir.

Saç Dökülmelerinde-Alopesi Kullanımı

Yağ enjeksiyonu içeriğindeki ADSC ve SVF'nin saçlı deride saç follikülleri üzerinde anlamlı etkiler yaptığı gösterilmiştir. Saç foliküllerinin büyümesini düzenledikleri (içeriklerindeki büyüme faktörleri ve düzenleyiciler ile), yeni saç follikülü oluşumunu sağladıkları ve saçları kalınlaştırdıkları bilinmektedir. Bu uygulamalar, saçlı deriye direkt enjeksiyon şeklinde PRP ile birlikte uygulanmaktadır.