- Gösterim: 71940
Dövme gibi vücut süsleme sanatı içerisinde tanımlanan piercing, basit tanımıyla vücudun herhangi bir yerinin delinerek bir aksesuar takılmasıdır. Sıklıkla kaş, kulak, dudaklar, dil, burun, göbek, meme başı ve genital organlara uygulanmakla birlikte, vücudun her anatomik alanında kullanılmaktadır.
Piercing uygulamasının tarihimiz kadar eski olduğunu ve insanların kendi beden görünümlerini değiştirme çabalarının günümüzde de devam ettiğini görmekteyiz. Pensilvanya Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi'nde, 4 bin yıl önceye ait İranlı bir kadın figüründe birden fazla kulak piercingi bulunmaktadır. Piercingler, toplumların kültür ve inançlarına göre farklı amaçlarla farklı vücut bölgelerine uygulanmaktadır. Kuzey ve Güney Amerika yerlilerinde, Orta Asya şamanlarında, Hindistan ve Hindistan dışı Hindularında ve Sufilerde dini törenlerde farklı bilinç düzeylerine ulaşmak için geçici piercing uygulamaları yapılır. Mısır firavunları aristokrasiyi simgeleyen burun ve göbek piercingleri kullanırken, Romalı askerlerin erkekliğe geçiş anlamında göğüs ucu piercingleri uyguladıklarını görmekteyiz. Piercinglerin günümüzde, Asya, Afrika ve Güney Amerika’daki toplumlarda sıklıkla güzellik, üretkenlik, toplumsal bağların artırılması ve cesareti simgeleme amaçlı hâlen kullanılmakta olduğu belirtilmektedir.
İkinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra Almanya'da başlayan piercing kullanımı, 1970'lerin sonlarına doğru dövme ile birlikte Avrupa'yı etkisi altına aldı. Son yıllarda giderek artan oranda rağbet görmeye başladı. Önceden sadece marjinallerin tercihiyken, özellikle 12-25 yaş grubunda daha fazla popüler oldu.
Kültürel bir zenginlik olan piercing, günümüzde moda ve sosyal akımlara dönüştü.
Bireysel özgürlüklerin arttığı ve daha toleranslı olan günümüz toplumunda insanların artık farklı nedenlerle piercing yaptırdıklarını görmekteyiz. Bu nedenler belirli kurallara bağlı değil ve kişinin kendi seçimi olduğu için piercing uygulama alanları da hızla arttı. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalarda erişkin döneme geçişte risk alma ve kendini ispatlama piercing nedenlerinin başında gelmektedir. Kendini ifade etme, dini inanç, seksüel olgunluğa ulaşmanın ispatı, ayırt edilme, farklı olma, cesaret göstergesi ve moda gibi nedenler kadınlar ve erkekler arasında piercing yaygınlığını artırmaktadır. Sosyal medyada Marilyn Monroe'nun bir anda "Monroe piercing" ile viral olması görülmektedir.
Ekstrem piercing uygulamalarının bazıları gerçekten sanatsal yönüyle güzel görünmekte, bazıları ise rahatsız edicidir.
Piercing uygulamaları ruhsatlı veya ruhsatsız yerlerde yapılabilmektedir. Sıklıkla eczaneler, güzellik salonları, takı satan yerler seçilirken, vücut piercingi için ise çoğunlukla dövme yapan merkezler tercih edilmektedir. Gençler arasında piercingi arkadaşına ya da kendi kendine uygulamaya çalışanların da sayısı giderek artmakta, sosyal medyada nasıl yapılacağının videoları paylaşılmaktadır. Uygulamanın bir sağlık merkezinde yapılması gerektiği genellikle düşünülmemektedir. 18 yaş altı gençler arasında piercing uygulaması bilinçsizce yayılırken, bunların uygulanması sırasında aile izinlerinin sorgulanmaması, yaşanacak problemler ve piercing sonrası bakım konusunda yeterli bilgi verilmemektedir. Ancak piercing uygulamasının vücut bütünlüğünü bozan ciddi bir uygulama olduğu, gelişebilecek problemler ve piercing bakımının çok iyi bilinmesinin zorunluluğu unutulmamalıdır.
Piercing uygulayıcılarının çoğunun maalesef sağlık çalışanı olmaması ve bu konuda yeterli eğitim almamış kişiler oldukları için özellikle bulaşıcı hastalıklar konusunda ciddi problemler sık görülmektedir. Bu nedenle sağlık ve ekonomik açıdan ağır bir yük oluşturan HIV, Hepatit B ve C gibi kan yoluyla bulaşan hastalıkların yayılmasında da etkili olmaktadır. Bu riskin önemini kavrayan ülkelerde toplumun bilinçlendirilmesi ve yasal önlemlerin hızla alındığını görmekteyiz. Almanya’da yapılan bir çalışmada piercingin %92 oranında eğitimli profesyonel kişilere uygulatıldığını ve bulaşıcı hastalıklara karşı riskin en aza indirilmesi için piercing uygulamasını takiben en azından bir yıl sonrasına kadar kan nakli için kan verilmesi önerilmemektedir (ancak ülkemizde buna dönük bir çalışma yoktur). Yasal açıdan bakıldığında piercing ile ilgili hiçbir ülkede kesin bir düzenleme yoktur. Piercing uygulamasını kimlerin, hangi eğitim sonrası, hangi koşullarda uygulayacağının net bir yasal düzenlemesi olmalıdır. Piercing uygulama koşulları, sterilizasyon, uygulayıcı kişilerin sağlık kontrolleri yasal olarak düzenlenmeli, kontrolleri sık yapılmalıdır. Uygulama yerlerinde piercing yaptırmak isteyen kişinin karşı karşıya kalabileceği komplikasyonlarını içeren bilgi kitapçıkları ve uygulama izin formları olmalıdır. Piercing amaçlı kullanılan metal ya da diğer materyallerin içerikleri hakkında yasal düzenlemeler olmalı, bu ürünlerin sertifikasyonu yapılmalı, hatta uygulama sonrası bu sertifikasyon kişiye düzenlenerek verilmelidir.
Bu yazımızda piercing genel konularından daha çok sık karşılaştığımız kulakta kullanılan piercingler sonrası gelişebilecek komplikasyonlarını anlatmaya çalıştık.
Günümüzde "Scarlet Johansson" örneğinde olduğu gibi kulakta basit bir iki piercingle başlayan süreç, inanılmaz zenginleşti. Kulakta piercing için farklı 12 anatomik alan, piercinglerin farklı isimleri, anlamları ve fiziksel yapıları bulunmaktadır.
Kulak memesinde kültürel tanımımız ile küpe uygulaması, 16–24 yaş arası kadınların %70’inden fazlasında zaten uygulanmaktadır. Hatta son yıllarda erkekler arasında kulak memesine küpe kullanımı neredeyse kadınlar kadar yaygındır. Ancak kulakta piercing tanımı, kulak memesi dışındaki kulağın diğer alanlarında uygulanan piercing olarak anlaşılmakla birlikte, biz kulak memesini de dahil ederek piercinglerde komplikasyonları anlatmaya çalışacağız.
Kulak piercing uygulamaları sonrasında gelişen istenmeyen yan etkileri/komplikasyonları tüm vücudu etkileyen (genel) ve kulakla sınırlı (lokal) olarak ikiye ayırarak tanımlayabiliriz.
Genel komplikasyonlar; viral enfeksiyonlar (Hepatit B ve C, HIV gibi), bakteriyel enfeksiyonlar (endokardit gibi ciddi kalp hastalıkları, sepsis gibi ölümcül genel vücut enfeksiyonları) olarak gelişebilmektedir.
Lokal komplikasyonlar ise kulak anatomik alanı ile sınırlı kalmaktadır. Bunlar hafif ya da ağır klinik bulgular ile seyretmektedir. Kulakta uygulanan piercingler sonrası hafif komplikasyonlar neredeyse piercing yaptıranların beşte birinde ortaya çıkarken, ağır komplikasyonlar %3 oranında görülmektedir. Lokal komplikasyonlar; enfeksiyon ve granülom gelişimi, temas egzaması-kontakt dermatit, kulak kıkırdak enfeksiyonu-perikondritis, piyojenik granüloma ve keloid olarak tanımlanmaktadır.
Lokal Enfeksiyon ve Granülom Gelişimi
Kulakta piercing sonrası en sık gelişen yan etki, uygulama alanında gelişen lokal enfeksiyondur. Piercing uygulama alanında sonraki 1-3 günde kızarma, şişme ve iltihaplı-kanlı akıntı ile kendisini göstermektedir. Bu noktada kalabileceği gibi, kulağın geneline yayılabilen bir enfeksiyona da dönüşebilir. Sıklıkla piercing materyalinin ve uygulama koşullarının steril olmaması, gereksiz fiziksel travma, uzunluğu yetersiz piercing, uygun fiziksel koşullara sahip olmayan piercing materyali ya da uygulama sonrası bakım konusunun yetersizliğinden kaynaklanmaktadır (özellikle saçların teması).
Lokal enfeksiyonlarda ilk olarak piercing çıkarılarak yerine silikon piercing takılır. Sistemik ve lokal antibiyotik etkin sürelerde kullanılmalıdır.
Piercinglerin takılması sırasında yaratılan deliklerde ortaya çıkan lokal enfeksiyonlar, dokuda kabarma ve hafif sertlik yapmış ise bu granüloma olarak tanımlanmaktadır. Granüloma, en sık karşılaşılan lokal komplikasyonlar arasında yer almaktadır. Granülomalarda iltihaplı ve kanlı bir akıntı olabilmektedir. Sıklıkla piercingde kullanılan palladiumdan kaynaklanmaktadır.
Bunlar küçük ise piercing çıkarılarak, silikon piercing takılır. Lokal ve sistemik antibiyotik kullanılır. Granülomalar büyük olduklarında cerrahi, lazer ya da RF ile girişimsel olarak granülomlar alınır ve sonrasında yine sistemik ve topikal antibiyotikler kullanılır.
Piercing sonrası kolay kanayabilen granülomlar da gelişebilmektedir. Bunlar piyojenik granülom olarak tanımlanmaktadır. Bunlarda piercing çıkarılarak, silikon piercing takılır. Lokal ve sistemik antibiyotik başlanır ancak piyojenik granülom RF ya da lazerler ile mutlaka alınır.
Piercing Sonrası Gelişen Temas-Kontakt Egzaması-Dermatit
Piercingler sonrası belki de en sık görülen yan etki temas egzamasıdır. Egzama sıklıkla piercing materyallerine, piercing sonrası kullanılan antiseptik bakım solüsyonları ve kremlere bağlı olarak gelişmektedir. Piercing materyalinin deri ile temas yüzeyinde kızarıklık, kaşıntı, ödem ve sulantılar ile başlamaktadır. Bu erken dönem, materyalin temasının devam etmesi ile genişlemekte ve kuru egzamatöz döneme girmektedir. Bu egzama kliniği enfeksiyon ve perikondritisten ayırıcı tanısı açısından önemlidir. Temas egzamasıda sıklıkla gerginlik ve ağrının olmaması ayırıcı tanıda önemli bir bulgu olarak değerlendirilmelidir. Temas egzaması piercing materyalinin teması ile kulak alanının dışına taşarak kulak arkası ve boyunda da görülebilmektedir.
Bu olgularda yine piercing çıkarılarak, silikon piercing takılır. Topikal kortikosteroidler ve sistemik antihistaminler kullanılır.
Perikondritis
Kulakta piercing sonrası gelişebilecek en ciddi komplikasyondur. Piercing kulak memesi dışındaki anatomik alanlara uygulanırken kulak kıkırdakları olan helix ve koça (cocha) hasralnır ve bu alanda inflamasyon başlar. Genel olarak kıkırdak dokuların damarlanmaları zayıf oldukları için iyileşme süreçleri uzun ve zordur. Sonrasında ciddi kıkırdak deformasyonlarına neden olmaktadır. Sıklıkla perikondritislerden Pseudomonas, Staphylococcus aureus ve A grubu Streptokok mikroorganizmaları sorumludur. Piercing alanında başlayan gerginlik, ağrı ve kızarma tüm kulağa yayılabilmektedir. Sonrasında bu alanlar abselere dönüşebilmektedir.
Piercing sonrası perikondritis şüphesi var ise erken sistemik antibiyotikler başlanmalı, abse gelişimi söz konusu ise abse boşaltılmalıdır. Perikondritis sonrası gelişebilecek ciddi kıkırdak deformasyonlarında estetik cerrahi ile kıkırdak nakilleri gerekebilmektedir.
Keloid Gelişimi
Piercing sonrası keloidal gelişim, uygulamadan sonraki aylar hatta yıllar içerisinde geç ortaya çıkmaktadır. Piercing uygulama noktasında yavaş başlamakta, klinik görünümü azalmadan gittikçe büyüyen ve çevreye yayılan kitlelere dönüşmektedir.
Keloidlerde lezyona ilaç/ilaç kombinasyonlarının enjeksiyonu, RF ve lazer ile keloidlerin çıkarılması ve keloidin tekrar oluşumunun baskılanması için lazer tedavilerinin 1-2 yıl takipler ile uygulanması gerekmektedir. Daha detaylı bilgi için....