- Gösterim: 2506
Hasta kanından elde edilen Trombositten Zengin Plazma () uygulaması, yara iyileşmesinden kronik ağrılara ve saç dökülmelerine kadar giderek daha popüler hâle gelmiştir. 'nin klinik kullanımında beklenen etkinlikte farklılıklar gözlenmiştir. Bu farklılıkların trombositler üzerindeki değişkenlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu nedenle son çalışmalarda trombositlerin etkinliğindeki değişkenliğinin açıklanabilmesi, hazırlama ve uygulama sırasında maksimum kapasitenin sağlanması ve olumsuz değişkenlerin en aza indirilmesi konuları hedeflenmiştir. Değişkenler kontrol altına alınarak güvenilir, eksiksiz ve optimum etkili hazırlama ve uygulama protokolleri geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmalarda üzerinde etkili olan değişkenler olarak hastanın fizyolojik durumu, hazırlamak için kullanılan yöntemler ve uygulama yöntemleri yer almaktadır. Değişkenlerin kontrolü, trombosit içeriğini en üst düzeye çıkarmak, biyoaktivitelerini koruyan en yüksek trombosit kapasitesini sağlamak ve trombosit içeriklerinin hızlı ve eş zamanlı salınımını sağlamak amaçlanmaktadır. Böylece tedavilerinden güvenilir, maksimum ve uzun vadeli etkin sonuçlar alınabilecektir.
içeriğindeki trombositler, uygulama alanında inflamasyonu ve ağrıyı azaltan bir dizi pro- ve anti-inflamatuar aracı serbest bırakır. Bu aracılar, doku hücreleri ve kök hücrelerin çoğalmasını, farklılaşmasını ve anabolik/katabolik süreçlerini düzenleyerek doku iyileşmesini ve rejenerasyonunu sağlamaktadır. Çok yönlü bu etkileri nedeniyle , kulak, burun ve boğaz, ortopedi, spor hekimliği, diş hekimliği, beyin cerrahisi, oftalmoloji, üroloji, yara iyileşmesi, estetik ve kozmetik gibi alanlarda kullanılmaya başlanmıştır.
kullanımı ile birlikte beklenen klinik etkinliğinde farklılıklar gözlemlenmiştir. Bu farklılıkların içeriği ve etkinliği üzerinde önemli etkilere sahip bazı değişkenlerden kaynaklandığı açıklanmıştır. Bu değişkenler; içeriğindeki trombositlerin konsantrasyonunu, trombositlerin içeriğini ve bu içeriğin konsantrasyonunu, uygulandığı dokuda trombositlerin içeriklerini salıp salmayacağını, salınım hızını, salınan faktörlerin oranlarını ve bu faktörlerin biyoaktivitelerini önemli ölçüde etkilemektedir. Herhangi bir değişken bileşimini önemli ölçüde değiştirebilirken, birden fazla değişken etkinliği tamamen engelleyebilir. Değişkenler arasında kan alındığı kişinin fizyolojik durumu, 'nin uygulanacağı doku, trombosit aktivasyon yöntemleri, 'nin hazırlanması ve dokuya uygulanma yöntemleri sayılabilir.
Tam Kan Trombosit Sayısı
etkinliği, trombosit ve onlardan salınan faktörlerin konsantrasyon içerikleri ile ilgilidir. Bu nedenle, etkinliğinde temel değişken, hastadan alınan kandaki trombosit sayısıdır. Sağlıklı bireylerin yaklaşık 'inde tam kan trombosit sayısı başına ile arasında değişmektedir. Bunun anlamı, normal bireylerde trombosit sayısının kat değişim gösterebilmesidir. Optimum trombosit konsantrasyonu elde edilmesi için geliştirilen sistemlerinde trombosit konsantrasyonu, kullanılan yöntemlerden bağımsız olarak kat değişiklik gösterecektir. Trombosit konsantrasyonundaki bu değişim, trombositlerden salınan faktörlerin konsantrasyonları üzerinde önemli bir etkiye sahip olacaktır.
Etkinliğini Etkileyen Değişkenler
etkinliği, trombosit ve onlardan salınan faktörlerin konsantrasyon içerikleri ile ilgilidir. içeriği ve etkinliği üzerinde önemli etkilere sahip bazı değişkenler şunlardır:
Hastaya Bağlı Fizyolojik Değişkenler
-
Tansiyon: Yüksek tansiyon, trombosit sayısını azaltabilir ve trombosit içeriğindeki faktörleri azaltabilir (tansiyonda kan plazmasına salındıkları için). Bu nedenle, hazırlanmasından önce, hastanın kan basıncını kısa bir süre için de olsa düşürmek önemlidir.
-
Zihinsel ve Fiziksel Stres: Zihinsel ve fiziksel stres (egzersiz, travma, ameliyat gibi) adrenalin, noradrenalin ve serotonin gibi kan hormon seviyelerinde bir artışa neden olur. Bu da kan alınmadan önce trombositlerin içeriğindeki faktörlerin salınımını artırır. hazırlamadan önce zihinsel ve fiziksel stresi azaltmak, 'nin trombosit biyoaktif bileşiklerinin daha yüksek konsantrasyonlarda elde edilmesini sağlamaktadır.
-
Diyet: Özellikle doymuş yağlar, aşırı şeker veya basit karbonhidratlar açısından zengin beslenme alışkanlıkları, trombosit özelliklerini önemli ölçüde değiştirebilir. Kahve, çay, soda, kolalı içecekler, enerji içecekleri ve çikolatada yaygın olan kafein; soğan, elma, çay ve şarapta yüksek seviyelerde bulunan bir flavonoid olan kuersetin; ve soya fasulyesi ile nohut gibi baklagillerde bulunan izoflavonlar, trombosit aktivasyonunu azaltır. Birçok meyvede bulunan antosiyaninlerin tüketimi, aktive olmuş trombosit sayısında önemli bir azalmaya neden olur. Bu nedenle, uygulamasından önce hastanın diyeti değerlendirilmelidir.
-
Alkol, Sigara Tüketimi ve İlaçlar: Fazla alkol tüketimi, erkeklerde kadınlara göre daha fazla olmak üzere, trombositleri etkilemektedir. Günde adet sigara tüketimi bile trombositleri etkilemektedir. Bu nedenle, hazırlamadan önce alkol ve tütün tüketiminin azaltılması veya kesilmesi önemlidir.
-
Trombosit içeriği seçici serotonin geri alım inhibitörleri ('lar, antidepresanlar), steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçlar, antihistaminikler, antibiyotikler ve trisiklik antidepresanlar gibi çeşitli ilaçlardan etkilenir. Kinin ise trombosit sayısını azaltmaktadır. Bununla birlikte, 'nin ağrı tedavilerinde kullanımı sırasında trombosit kaynaklı serotonin içeriğinin azaltılması için önceden kullanımı önerilmektedir.
-
Hazırlama Teknikleri
-
Trombosit Konsantrasyonu: Farklı hazırlama sistemleri kullanılarak başlangıçta tam kana göre ila kat arasında değişen trombosit konsantrasyonları elde edilmektedir. Ortalama başlangıç sayısının ila kat üzerinde trombosit konsantrasyonuna sahip 'nin ( ila arasında değişen) doku iyileşmesi ve yenilenmesinde etkili olduğu gösterilmiştir. Ancak benzer konsantrasyonların klinik etkinlikleri de değişmektedir. Bunda trombosit konsantrasyonları ile birlikte trombositler tarafından salınan faktörlerin farklı konsantrasyonları rol oynamaktadır. Trombosit kaynaklı faktörler, trombosit sayısıyla iyi bir korelasyon göstermez; trombosit konsantrasyonunun artmasıyla trombositlerden salınan faktörlerin konsantrasyonu artmaz, ayrıca trombosit faktörlerinin biyolojik aktiviteleri değişebilir.
-
Uygulama öncesi aktive edilmemiş veya aktive edilmiş trombositler kullanılır. Her iki yöntemi de etkili bulunmuştur, ancak klinik kullanım amaçlarına göre birinin diğerinden daha etkili olup olmadığını belirlemek için çalışmalar hâlâ devam etmektedir.
-
Tam kandan trombositten zenginleştirilmiş 'nin elde edilmesi için farklı rutinler kullanılır: tekli santrifüj, çift santrifüj ve "buffy coat" yöntemi gibi. Bu rutinler arasında karşılaştırmalı çalışmalar devam etmekle birlikte, çift santrifüj yöntemi daha fazla tercih edilmektedir.
-
-
İçeriğindeki Glikoz: elde edilmesi sırasında başlangıç kana göre ila kat daha fazla glikoz konsantrasyonuna sahip elde edilmektedir. Bu artış, etkinliğinde son derece önemlidir. Yüksek glikoz konsantrasyonlarında trombosit aktivasyonu artar, aktive edilmemiş trombosit/aktive edilmiş trombosit oranları yükselir. Bunlar maksimum etkinliğini sağlamaktadır.
-
İçeriğinin 'ı: Normal kan 'ı iken, 'nin hazırlanması sırasında sıklıkla antikoagülan olarak asidik sitrat kullanılır. Bu, trombositlerin değerlerinde asitlenmesine neden olur. Asitleştirme, trombositlerin agregasyonunu () 'den fazla oranda azaltır. Ayrıca, hazırlığı sırasında fibrin polimerizasyonu için trombositler üzerinde trombin kullanılması, trombosit hücre içi kalsiyumunu hızla yükseltir; hidrojen iyonu üretimi artarak daha fazla trombosit asitlenmesine yol açar. Asitleştirmeye alternatifler geliştirilmektedir; örneğin, 'yi daha alkali bir 'ta bekletmek gibi.
-
'deki Lökosit Sayısı: Hasta kanından elde edilmesi sırasında nihai üründe lökositler bulunmaktadır. Lökositlerin konsantrasyonu elde edilme yöntemlerine göre değişmekle birlikte, tam kana göre ila kat arasında değişmektedir. Lökositten zengin ( gibi) dokuya uygulandığında, inflamasyon ve apoptoza neden olan lökosit kaynaklı yüksek konsantrasyonlarda inflamatuar ve katabolik sitokinler içermektedir. Bu da 'nin dokuda klinik kullanım amacını azaltmaktadır. 'deki lökosit sayısı ve konsantrasyonları, elde etme yöntemlerine göre değişmektedir. Aynı zamanda tam kandaki başlangıç lökosit seviyelerinden de etkilenir; hastanın yaşı, cinsiyeti, vücut kitle indeksi, sigara ve alkol kullanımı gibi faktörler de etkilidir. Genç yaş, erkek cinsiyeti, artmış vücut kitle indeksi, sigara kullanımı ve düşük alkol tüketimi kanda yüksek lökosit konsantrasyonlarına neden olabilmektedir. Fizyolojik stres, yaralanma ve kan kortikosteroid seviyelerinin yükselmesi de kan lökosit sayısını önemli ölçüde artırır.
Trombosit Aktivasyonu ve Uygulama Yöntemleri
-
Trombosit Aktivasyonu ve Salınımı: 'nin etkin kullanımında trombosit içeriklerinin salınımını (aktivasyonunu) sağlamak ve bu faktörlerin kısa yarı ömrü nedeniyle hızlı etki göstermesini sağlamak önemlidir. Trombositlerin aktivasyonu için trombin, kalsiyum klorür veya tip kolajen gerekmektedir. Her aktivasyon, farklı trombosit oranları, farklı faktörlerin aktivasyonuna, miktarına ve salınımın farklı zamanlamasına neden olmaktadır.
-
Trombin, doza bağlı olarak trombositlerde en güvenilir, en hızlı ve en büyük faktör salınımını başlatır.
-
Kalsiyum klorür daha yavaş, daha uzun süreli ve genel olarak daha az faktör salınımına neden olur.
-
Kolajen tip ise daha düşük genel faktör salınımına neden olur.
-
-
Enjeksiyonunda Lokal Anesteziklerin Kullanımı: Lokal anestezikler, enjeksiyonlarıyla ilişkili ağrıyı azaltmak için kullanılabilmektedir. Lokal anestezikler, trombosit fonksiyonunu önemli ölçüde azaltsa da, trombosit kaynaklı büyüme faktörlerinin salınımını engellemedikleri düşünülmektedir. Bu konuyla ilgili çalışmalar devam etmektedir.
-
Uygulamasının Zamanlaması: uygulaması için en uygun zamanın hemen olması gerektiği düşünülmektedir (akut yaralanmalarda veya inflamasyonda). Estetik uygulamalarda ise uygulamanın doğasından dolayı böyle bir zaman aralığı yoktur.
-
Uygulamalarının Aralıkları: Klinik kullanım amacına göre , tek enjeksiyon ya da belli aralıklarla çoklu enjeksiyonlar şeklinde uygulanmaktadır. İnflamasyon, ağrı ve doku onarımı için hafta ara ile enjeksiyon önerilmektedir. Yüz estetik uygulamaları ya da saç 'si ise kullanım amacına göre farklılık göstermektedir.
klinik etkinliğini etkileyebilen henüz anlaşılmamış değişkenlerin olabileceği düşünülmektedir.