- Gösterim: 7678
Bazı bitkiler ile temas sonrası deride kaşıntılı, sulantılı ile birlite alerjik egzamaların geliştiğini biliyoruz. Tarım ve ormancılıkta önemli bir mesleki tehlike olmakla birlikte bu meslek guruplarının dikkatleri ve ampirik çözümleri bu problemlerin daha sık doğa yürüyüşleri, hafta sonu orman aktiviteleri, hobi bahçeleri ile uğraşan dikkatsiz-bilgisiz kentli insanları daha fazla etkilemekte. Anacardiaceae familyasının bitki üyeleri daha fazla alerjiye neden olmakta. Bu familyanın alerjik temas reaksiyonu yapanları toksidendronlardır ve yaşanan alerjik reaksiyonlar "Toksikodendron dermatit" olarak tanımlanmakta. Bunlar içerisinde en sık bilinenleri; T. radicans (zehirli sarmaşık), T diversilobum (zehirli meşe) ve T verniks (zehirli sumak veya kızılcık) .
Bu bitkiler Anadolu’da sıkça görülmekte ve orman sarmaşıkları olarak bilinmekte. Şehir parkları ve bahçelerde peyzaj bitkisi olarak yada yabani olarak yeteşebilir. Zehirli sarmaşık her mevsim farklı şekillerde görülebilir. Sıklıkla bir dalada 3 yaprak görülmekte. Bahar aylarında yaprakları kırmızı ya da kırmızı-yeşil karışımı bir renk olabilir. Çiçekleri yeşil tomurcuklar ile başlar sonra beyaza dönerek çiçekleri açar. Havaların ısınmasıyla yaprakları tamamen yeşil olurken, yazla birlikte yeni çıkan yapraklar kırmızı renkte çıkmaya devam etmekte. Sarmaşık üzerinde kırık beyaz renge sahip meyveler bulunur. Sonbahara ile yaprak renkleri de değişmeye başlar. Parlak turuncu, sarı ya da kırmızı yapraklar görülecektir. Kış aylarında zehirli sarmaşığın yaprakları koyu kırmızı rengini alır ve bir süre sonra kuruyup düşerler. Kökler kendilerini, ağaçlara, duvarlara ya da zemine yapıştırarak uzamaya ve büyümeye devam ederler.
Zehirli meşe zehirli sarmaşıklar birbirlerine çok benzerler. Genellikle üç yapraklı olurlar ancak bir dalda 7 yaprağa kadar çoğlabilmekte. Yaprakları yeşil, kırmızı veya kırmızı-yeşil olabilir ve yapraklarının kenarları zehirli sarmaşığa kıyasla daha çıkıntılı bir görünümde olabilir. Ayrıca yapraklar hafif tüylü, pürüzlü bir yapıdadır. Zehirli sumağın yaprakları daima dal başına 7-13 yapraklı büyük salkımlar oluşturur. Toprak üzerinde yayılmak yerine bir ağaç ya da çalı gibi uzayarak büyürler.
Bitkinin alerjik reaksiyonu fenolik bir lipid olan "oleoresin urushiol" den kaynaklanmakta. Bitkinin yaprak, meyva, kök ve gövde gibi bütün kısımları bu yağımsı uruşiol içermekte. Uruşiol renksiz ya da hafif sarı renktedir ve uçucu değildir. Hava ile tamasında oksitlenir, polimerleşir ve siyaha döner. Okside olarak kurumayla alerjik özelli kaybolmaz temas yüzeylerinde aylarca kalabilir. Uruşiol bitkinin yapısının bozulması ile ortaya çıkmakta. Bitkilerdeki yağ oranı ilkbahar ve yaz aylarında en fazladır.
Bu alerjenin sadece insanda ve birkaç yüksek primatlarda reaksiyon yaptığı bilinmekte.Uruşiol ile temastan ilk 72 saat içerisinde reaksiyonlar gelişmekte. Yaz dönemi orman yangınlarının söndürülmesinde çalışanlarda bu bitkiler ile direkt temas olmamakla birlikte yanan bitki uruşiolünün hava yolu ile deride alerjik reaksiyonlar yaptığı gözlenmiştir.
Uruşiole karşı alerjik reaksiyon 8 ile 14 yaş döneminde ortaya çıkmakta. Bebeklerde yetişkinlere göre duyarlılık daha düşük. Uruşiole karşı aşırı duyarlılığın ailesel yatkınlığında bahsedilmekte. Aynı duyarlılığa sahip iki ebeveynden doğan çocukların %80'inin de bu duyarlılık gelişmekte.
Alerjk duyarlılık ilk temas ve temas tekrarları ile ortaya çıktığı için kırsal ve orman yaşamında alerjik duyaralılık %50-75 oranlar ile yüksek iken daha az temasın olduğu kentsel hayatta; % 20 lere düşmekte. İnsanlarda % 10-15 oranında temas olsa bile reaksiyon olmamakta.
Her üç btkinin içerdiği uruşioller yapı olarak sadece biraz farklılık gösterir ve ancak çapraz reaksiyona girebilirler. Bu nedenle birine duyarlı olan bir kişide hepsine karşı duyarlılık bulunmakta.
Urışiol yapısındaki katekoller deri ilk temas sonrası deriye bağlanırlar, bu sırada hava teması sırasında hızla kinonlara okisde olmak. Epidermiste Langerhans ve dermiste makrofajlar tarafından fagosite edilerek en yakın lenf nodlarına taşınırlar. Burada antijenik yapıda uruşiol CD4 T-helper lenfositlere sunulur. Bunlar uruşiole spesifik efektör ve memory T lenfsosit klonlarının yapımını sağlarlar. Uruşiole ile tekrar temas deride immun cevabın oluşması ile deride su toplamaları-veziküller, ödem ve eritem-kızarıklık gelişmekte.
Duyaralılığı olan kişinin bu bitkiler ile tamasından sonraki ortalama 24-48 saat içerisinde(5 saat ile 15 gün olabilmekte) eritem, yoğun kaşıntılı döküntü ortaya çıkmakta. Eritem ve ödem artarken aşırı duyaralılığı olanlarda küçük su toplamaları şekliden veziküller yada daha büyük büller gelişmekte. gelişen lezyonlar uruşiolün teması boyunca çizgisel tarzda dağılmakta.
Uruşiol sarmaşıklar yandığında havada olabilir, hava yoluyla yoğun solunduğunda solunum yollarda benzer alerjik reaksiyonlara neden olurken hava yolu ile deriyle temasında daha yaygın alerjik deri döküntülerine neden olabilmekte.
Tedavi edilmediğinde 3-6 hafta kadar alerjik reaksiyonlar sürebilmekte. Sonrasında bu reaksiyon alanlarında "Black-spot dermatitis" olarak tanımlanan lekere neden olabilmekteç Bu siyah lekeler yıkamakla çıkmayan ve varlıkları dışında şikayet vermeyen lekelerdir.
Uruşiol maalsef el trınakları, giysiler, aletler hatta evcil hayvanların parti ve kıllarında latent kalabilir. Bunlar ile tekrar temas reaksiyonların alevlenmesine nede olabilmekte.
Erythema multiforme reaksiyonlarını yapabilecepğine dair yayınlar bulunmakta.
Çok nadir görtülen ancak son derce önemli olan bir reaksiyonu nefrotik sendromdur.
Tedavi
Uruşiol suda hızla bozulur. Bu nedenle uruşiol ile temasdan kısa bir süre içerisinde derinin bol su ile yıkanması son derece önemlidir. Temastan sonraki 10 dakşkada deri yıkandığında uruşiolün % 50si, 15 dakikada %25, 30 dakiakada % 10 deriden uzaklaştırılabilir. Ancak 30 dakikan sonra tamamı emildiği için yıkama çok anlamlı değil. Yıkama deri bütünlüğünü bozmayacak şekilde, uruşiolü yaymadan, yumuşak hareketler, soğuk su-sabun ile yapılmalı(sabun kullanımının uruşiolü daha geniş yüzeye yayabileceğini düşünen ve kullanıman karşı olan bir gurupta bulunmakta).
Deri temiziliği dışında kontamine olan giysiler, aletler hatta evcil hayvanlarda yıkanmalıdır.
Temas deri yüzeyinin temizliğinde kullanılabilecek bazı ürünler bulunmakta(Tecnu, Zanfel, Dr. West’s Ivy Detox Cleanser). Organik çözücü olan bu ürünlerin maalsef etkinlikleri tartışmalı. 30 dakika içeriisnde yapılacak normal su-sabun yıkmalarından daha üstün olmadıkları gösterilmiştir.
Gelişen alerjik temas egzamasına karşı;
- kaşıntı için ılık banyolar, soğuk kompresler ve kaşıntı için losyonlar kullanılabilir. Sistemik antihistaminler başlanabilir. Burow solüsyonlar ile ıslak pansumanlar yapılabilir.
- topikal korttizonlu ürünler kullanılabilir.
- takrolimus ve pimekrolimus kortizonlara alternatif olarak kullanılabilir.
Orta ağır laerjik reaksiyonlarda sistemik kortikotedaviler tercih edilebilir.
Koruyucu Önlemler
Zehirli sarmaşıklar konusunda toplumun bilgilendirilmesi temasın azaltılması son derce önemli. Ancak bu bitkilerin habitat alanlarının korunmasınıda kapsamalı. Yurt dışında bahçe ve doğada zehirli sarmaşıkları gösteren tablelar kullanılmakta. Bitkinin korunması ile birlikte insanların bilinçlenmesini amaçlayan bu tabelalar son derece detaylı. En azından doğa yürüyüşleri ve açık alan doğa aktiviteleri yapılan yerlerde bu alana ait endemik zehirli sarmaşık türlerini detaylı olarak anlatan tabelalar kullanılabilir.
Giysiler belki korunmada sonderece önemli bir bariyer ancak uruşiol için bir rezervura olabileceği unutulmamalıdır.
Ellerin korunmasında lateks yeterli değil vinil daha iyi bir koruma sağlamakta.
Uruşiole karşı alerji aşılamlar ile duyarsızlaştrımalar halen başarılı değil.
Deriye uygulanan bariyer krem ürünleri kullanılmakta ancak koruyuculukları tartışmalı.
ABD de silahli kuvverleri için hazırlanmış politetrafloroetilen(teflon) içeren bir bairyer krem kulanılmakta ancak henüz ticari satışı yok.