Sedef hastalığının tedavisinde fikir birliğine varılabilmesi için her ülke kendi dermatologlarının katılımlarıyla paneller düzenler. Periyodik olarak tekrarlanan bu panellerde hastalık ve tedavi yaklaşımları tartışılarak öneri metni yayınlanır (Değiştirilmiş Delphi fikirbirliği yöntemini kullanarak). Bu metin, psoriaziste tedavinin amacını, hastalık şiddetinin değerlendirilmesini, topikal tedavileri, fototerapiyi, geleneksel sistemik tedaviler ile biyolojik tedavi gibi önemli konuları içermektedir. Sonuç metni, güncel ve çıkar çatışmalarından uzak kalacak şekilde önerilerde bulunulmaktadır. Böylece hastalığa ve tedavilerine yaklaşımı konusunda bir uzman konsensüsü oluşturulmaktadır. Ülkelerin yıllık konsensüslerine bakıldığında birbirinden farklı olmadıklarını görmekteyiz. Örneğin, plak psoriazisli hastalar için ideal tedavi hedeflerinin lezyonların ciltten tam temizliği ve yüksek dermatolojik yaşam kalitesi içermesi gerektiği konusunda güçlü bir hemfikirlik fark edilmektedir. Ayrıca, hafif şiddetteki plak tipi psoriazis tedavisinde öncelik topikal ajanların kullanımı olmalı; orta ila şiddetli plak tipi psoriazis için konvansiyonel sistemik ajanların kullanımı öncelikli olmalı, bunu fototerapiler ve en son biyolojik tedavilerin izlemesi gerektiği konusunda güçlü bir fikir birliği bulunmaktadır.

Sedef hastalığı, yüksek hastalık yüküne sahip kronik bir cilt hastalığıdır. Hastalığın genç yaşta cilt lezyonları ile başlaması ve ömür boyu devam etmesi, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle hastalığın tedavisi ve yönetimi, hem psikososyal hem de fiziksel yönüyle ele alınmalıdır. Ayrıca hastalığın bir cilt hastalığı olmaktan çok sistemik bir inflamatuar hastalık olduğunu biliyoruz. Hastalık, inflamatuar eklem tutulumu, hipertansiyon, diabetes mellitus ve hiperlipidemi gibi kardiyovasküler hastalıklarla birlikte çeşitli komorbiditelerle ilişkili olabileceği belirlenmiştir. Bu nedenle sedef hastalığının tedavisi için uygun bütünsel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır.

Günümüzde sedef hastalığının tedavisinde çeşitli topikal ve sistemik ajanlar kullanılmaktadır. Topikal kortikosteroidler, kalsinörin inhibitörleri ve D vitamini analogları tek başına ya da kombinasyonları ile kullanılmaktadır. Dar bantlı ultraviyole B fototerapileri uygulanmaktadır. Asitretin, siklosporin ve metotreksat sedef hastalığı için sistemik ajanlar olarak onaylanmıştır. Son zamanlarda tümör nekroz faktörü-alfa inhibitörleri, interlökin (IL)-12/23 inhibitörü, IL-17 inhibitörleri ve IL-23 inhibitörleri gibi biyolojik ajanların kullanımı artmaktadır. Günümüzde bu tedavi seçenekleri sedef hastalığı için tedavi sonuçlarını iyileştirmektedir. Ancak, sedef hastalığı için tedavi yaklaşımı konusunda klinik bir fikir birliği bulunmamaktadır. Bu nedenle her ülke kendi koşullarına göre (hastalığın sıklığı, klinik formları, ekonomik maliyetler gibi) tedavi yaklaşımının temel prensipleri konusunda bir fikir birliği oluşturmaya çalışmaktadır(modifiye edilmiş Delphi fikir birliği yöntemini kullanarak). Ülkelere göre konsensuslara bakıldığında çıkar çatışmasından uzak ortak sonuçları görmekteyiz.

Tedavinin amacı ve hastalığın şiddetinin değerlendirilmesinde fikir birliği 

Sedef hastalığının tedavi hedefi, iyi bir yaşam kalitesi ile klinik cilt bulgularının temizliği ve bu sonucun uzun vadede sürdürülebilmesidir. Bu amaçla, klinik şiddetin belirlenmesi ve tedaviye cevabın karşılaştırılması için klinik skor sistemleri kullanılmaktadır; PGA, BSA, PASI ve DLQI gibi. Bu skorlama sistemleri, günlük pratikte kullanım için çok karmaşık, zaman alıcı ve gözlemciler arası değişkenliğe yatkın olsa da mutlaka kullanılmaya çalışılmalıdır.

  • İdeal tedavi hedefi, uzun vadede hastalığın cilt lezyonlarının tam temizliğini sağlamalı ve hastanın yaşam kalitesini yükseltmelidir.
  • Plak tipi sedef hastalığının tedavisinde, hastalığın şiddetinin iki ana kategoriye ayrılması yararlıdır: hafif ve orta-şiddetli olmak üzere.
  • Hastalığın klinik şiddeti, PGA: Hekim Global Değerlendirmesi, BSA: Vücut Yüzey Alanı, PASI: Sedef Hastalığı Alan ve Şiddet İndeksi gibi skorlama sistemleri kullanılarak belirlenmelidir. Bu skorlama sistemleri, hastalığın tedavi yanıtını değerlendirmek için de kullanılmaktadır. BSA > %10 ve PASI skorları > 10, PGA skoru > 3 veya DLQI skoru > 10 ise klinik olarak orta-şiddetli olarak kabul edilmelidir.
  • Bunlar her hastanın özellikleri ve hastalığın durumu göz önünde bulundurularak belirlenmelidir.

Topikal tedavi yaklaşımına ilişkin fikir birliği

Topikal tedaviler, özellikle kortikosteroidler, sedef hastalığının ana tedavisi olmaya devam etmektedir. Son yıllarda topikal tedaviler için tanımlanan "proaktif tedavi" genellikle tekrarlama eğiliminde olan sedef alanlarının topikal tedavisini ifade etmektedir. Bu tedavi protokolünde plak tipi sedef alanına topikal tedavi düzenli olarak günde iki defa 2-4 hafta devam edilmektedir. Klinik düzelme olduktan sonra da aynı alana haftada iki kez topikal tedaviye devam edilmektedir.

  • Plak tipi psoriazisli hastalarda klinik şiddetten bağımsız olarak topikal tedavi önerilmektedir.
  • Orta ve şiddetli psoriazis hastalarında topikal tedavi, sistemik ve fototerapi ile kombine edilebilir.
  • Topikal tedavide kullanılan ilaçlar, hastalık lezyonlarını vücutta yerleşim yerine, yaygınlığına ve klinik özelliklerine göre seçilmelidir.
  • Topikal ilaçların seçiminde ürünlerin formülasyonu dikkate alınmalıdır. Örneğin, losyon formları saçlı deride kullanılmalıdır.
  • Gövde, kol ve bacaklardaki psoriatik lezyonlarda topikal kortikosteroid ve D vitamini analoglarının kombinasyonu önerilmektedir. Yüz, koltuk altı ve kasık gibi intertriginöz bölgelerdeki psoriatik lezyonlarda topikal kalsinörin inhibitörleri önerilmektedir.
  • Topikal tedavilerin 4 haftalık kullanımı sonrası tedavi sonuçları değerlendirilmelidir.
  • Plak tipi psoriaziste topikal tedavi sonrası klinik düzelme sağlandıktan sonra nükslerin önlenmesi için proaktif topikal tedavinin sürdürülmesi önerilmektedir.

Fototerapi yaklaşımına ilişkin fikir birliği

Fototerapinin asitretin gibi sistemik ilaç tedavileri ile sinerjik bir etkinliği bulunmaktadır. Ancak birçok konsensüs, fototerapi sırasında immünosupresyona neden olabilecek sistemik tedavilerin olası artmış malignite riski nedeniyle önerilmemektedir.

  • Orta şiddetli sedef hastalığı olan hastalarda fototerapi düşünülebilir; biyolojik tedavi fototerapi sonrası değerlendirilmelidir.
  • Sedef hastalığında fototerapinin amacı, üç ay içinde PASI skorunda %75 oranında bir azalmaya ulaşmaktır.
  • Sedef hastalığında fototerapi, hastalığın ve her hastanın özelliklerine göre bireyselleştirilmeli ve sabit bir başlangıç dozu ile başlanmalıdır.
  • Sedef hastalığı yaygın olduğunda tüm vücut fototerapileri, lokalize olduğunda lokal fototerapiler kullanılmalıdır.
  • Fototerapi bir yıldan uzun sürmemelidir. Fototerapinin daha etkili olabilmesi için sistemik asitretin ile kombine kullanılabilir.

Konvansiyonel sistemik tedaviliere ilişkin fikir birliği

  • Orta şiddetli plak tipi psoriazisi olan hastalarda konvansiyonel sistemik ajanlar önerilmektedir.
  • Önemli fonksiyonel bozukluk ve yüksek düzeyde yaşam kalitesi sıkıntıları ile ilişkili lokalize psoriatik lezyonların (örneğin, kafa derisi, yüz, tırnaklar ve genital bölgedeki lezyonlar) tedavisinde sistemik tedaviler kullanılabilir.
  • Konvansiyonel sistemik tedaviye başlamadan önce temel laboratuvar değerlendirmesi ve tedavi sırasında düzenli laboratuvar takibi önerilmektedir.
  • Her sistemik ilaç tedavisine başlamadan önce hastada mutlak ve göreceli kontrendikasyonlar tam olarak değerlendirilmelidir.
  • Metotreksat, psoriatik artrit hastalarında tercih edilmelidir. Metotreksat kullanımı sırasında folik asit takviyesi önerilmektedir. Çocuk sahibi olmak isteyen kadın ve erkek hastalara metotreksat tedavisinin kesilmesinden sonra en az üç ay beklemeleri önerilmektedir.
  • Siklosporin, hızlı klinik cevap alınması düşünülen hastalarda tercih edilmelidir.
  • Asitretin, püstüler psoriazisli hastalarda tercih edilmelidir. Çocuk sahibi olmak isteyen kadın hastaların asitretin tedavisinin kesilmesinden sonra en az üç yıl beklemeleri önerilmektedir.

Biyolojik sistemik tedaviliere ilişkin fikir birliği

  • Konvansiyonel sistemik tedaviler ve fototerapinin yetersiz kalması, kontrendike olması veya tolere edilememesi durumunda biyolojik tedaviler önerilmektedir.
  • Önemli fonksiyonel bozukluk ve yüksek düzeyde yaşam kalitesi sıkıntıları ile ilişkili lokalize psoriatik lezyonların (örneğin, kafa derisi, yüz, tırnaklar ve genital bölgedeki lezyonlar) tedavisinde biyolojik sistemik tedaviler kullanılabilir.
  • Biyolojik sistemik tedaviye başlamadan önce temel laboratuvar değerlendirmesi ve tedavi sırasında düzenli laboratuvar takibi önerilmektedir.
  • Her biyolojik ilaç tedavisine başlamadan önce hastada mutlak ve göreceli kontrendikasyonlar tam olarak değerlendirilmelidir.
  • Biyolojik tedavi gören hastalar, özellikle enfeksiyon ve malignite açısından izlenmelidir.
  • Biyolojiklerle tedavi sonuçları PASI skorunda %75'ten düşükse başarısız olarak kabul edilmelidir.
  • Biyolojik bir ilaçta başarısız olunduğunda ve biyolojik ilaçlarla devam düşünülüyorsa, yeni ilaç öncelikle sınıfında bir biyolojik ilaç olmalıdır.
  • Biyolojik ilaçlar, ciddi enfeksiyonlar, cerrahi müdahaleler ve gebelikte yüksek risk taşıdıkları için çok dikkatlice değerlendirilmelidir.
 

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency