- Gösterim: 188
Bazal hücreli karsinom, BCC açık tenli kişilerde en sık görülen kötü huylu tümördür ve tüm cilt kanseri vakalarının yaklaşık %75'ini oluşturur. Son yıllarda tüm dünyada görülme sıklığında artan oranlar bildirilmiştir. Başlıca risk faktörleri arasında güneş ve UV radyasyonu, erkek cinsiyeti, açık ten tipi, ileri yaş, uzun süreli immünsüpresyon, bireysel veya aile öyküsünün varlığı ve belirli genodermatozlar yer alır. BCC, bazaloid farklılaşmaya sahip, yavaş büyüyen, lokal olarak çevre dokulara yayıan ve dokularda yıkıcı bir epitel tümördür. Saç folikülü ve/veya saç folliküllleri arasındaki dermis içindeki kök hücrelerden, öncesinde prekanseröz bir lezyon olmadan gelişir. UV radyasyonuna maruz kalan alanlarda, sırası ile baş ve boyun, gövde kol ve bacaklarda görülmektedir. Mukozal yüzeyler, avuç içleri veya ayak tabanları alışılmadık tutulum alanları olmakla birlikte nadir vakalarda bildirilmiştir.
BCC nadiren metastaz yapar ve hastalığa bağlı ölüm oranları düşüktür; ancak bir yandan kozmetik açıdan hassas bölgelerde sık görülmesi, diğer yandan lokal olarak infiltre edici ve yıkıcı büyümesi nedeniyle yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Yanlış tedavi edilirse veya hiç tedavi edilmezse, birkaç yıl sonra BCC zor ve karmaşık bir tedavi konseptini gerektiren ileri bir aşamaya ulaşabilir. BCC'nin hasta üzerindeki bu olumsuzluklarına ek olarak, sağlık sistemine önemli maliyetler de yüklemektedir.
Tanısı için klinik görsel muayene ve dermatoskopiye ek olarak cilt biyopsisi sonrası patolojik değerlendirme gerekmektedir. Çeşitli klinik ve histolojik alt tipler tanımlanmıştır; yüksek ve düşük tekrarlama riskine sahip BCC'ler. Bu ayrımların yapılması tedavi seçimi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Çoğu BCC, standart cerrahi yaklaşımlar veya seçilmiş vakalarda topikal tedaviler ile etkili ve güvenli bir şekilde tedavi edilebilir. Lokal olarak ilerlemiş ve metastaz yapmış BCC'de ise radyasyon veya sistemik tedaviler seçilmektedir. Radyasyon tedavileri, cerrahi uygulanmayacak hastalarda; lokal olarak çok fazla çevre dokuya yayılmış ve yaşlı hastalar için de bir seçenektir. Hedgehog inhibitörleri olan vismodegib ve sonidegib gibi ilaçlar ise sistemik tedavi için onaylanmıştır.
BCC'nin dünya çapında artan sıklık oranlarından bahsedimekte. Avrupa için yılda %5,5'lik artan bir oran ifade edilmekte. Bu artış, muhtemelen tanıda daha fazla ptolojik değerlendirmeye başvurmaya, kanser kayıtlarının düzenli tutulmasına ve yaşlanan nüfus gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanmakta, ancak aynı zamanda artan güneş ve UV maruz kalma alışkanlıklarımızın artışı ile de ilişkilidir. Dünya çapında BCC için en yüksek oranlar Avustralya ve Yeni Zelanda'da bildirilmiştir. Açık tenli kişilerde BCC görülme oranları ile ekvotoral kuşak arasında bir ilişki olduğu görülmektedir.
BCC, çevresel faktörler ile bireysel fenotip ve genotip arasındaki karmaşık bir etkileşimden gelişir. BCC için ana risk faktörleri arasında;
- Çevrsel faktörler; UV maruziyeti en önemli dış risk faktörüdür ve çocukluk ve ergenlik döneminde aralıklı yüksek maruziyet (güneş yanıkları) ile solaryumlar en tehlikeli özelliklerdir. Ayrıca, yüksek mesleki UV maruziyeti olan açık hava çalışanlarının BCC riskinin önemli ölçüde daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Daha az sıklıkta görülen dış risk faktörleri arasında arseniğe kronik maruziyet ve iyonlaştırıcı radyasyon bulunur.
- Bazal hücreli karsinomlar ayrıca yanıklar sonrası skarlarda veya kronik ülserlerde de gelişebilir.
- Uzun süreli immünosupresyon, bağışıklık baskılanmasının önemi, organ nakli alıcılarında BCC riskinin normal popülasyona göre altı kat daha fazla olmasından çıkarılabilir.
- Bireysel BCC geçmişi; BCC'ye sahip hastaların yaklaşık üçte birinin yaşamları boyunda bir tane daha geliştireceğini gösterilmiştir.
- Açık ten tipi (Fitzpatrick I ve II); Açık tenli kişilerde BCC için ortalama yaşam boyu risk %30 olarak tahmin edilmektedir.
- Erkek cinsiyeti
- İileri yaş (> 60 yıl); kümülatif UV maruziyeti ve yaşlanma ile immün sistemin zayıflaması gibi nedenler.
- Pozitif aile öyküsü
- Nevoid bazal hücreli karsinom sendromu (NBCCS) veya kseroderma pigmentosum gibi genodermatozlar yer alır.
Genetik mutasyonlar BCC'nin gelişiminde en önemli faktördür. Aslında BCC, mutasyon yükü en yüksek tümörler arasındadır. Bu mutasyonların büyük bir kısmı ultraviyole ışınları tarafından tetiklenir. BCC gelişimine moleküler düzeyde bakıldığında; hedgehog sinyal yolunda anormal bir aktivasyon olduğu gözlenmiştir. 1970'lerin sonlarında embriyogenik gelişim üzerine doğrudan etkili 50'den fazla farklı gen belirlenmiştir. Çalışmaların yapıldığı meyve sineklerinde bu genlerden biri mutasyona uğradığında sineğin larvasında kirpidekilere benzer dikensi çıkıntılar gösteren bir örtü gelişmiştir. Hedgehog (kirpi) terimi bu gözlemden köken almıştır. Günümüzde hedgehog(Hh) genlerinin embriyonik gelişimin temel düzenleyicileri olduğu kabul edilmektedir. Bu gen kaynaklı Hh proteinleri hücre proliferasyonunu ve farklılaşması, dokuların yapısal oluşumunu yönetmek, vücudun sol-sağ asimetrisini, kol ve bacakların, iskelet sisteminin, kas yapıların, gözlerin, akciğerlerin, dişlerin, sinir sisteminin ve bağırsakların doğru biçimde oluşumunu sağlamaktadır. Hh proteinleri tarafından yönlendirilen Hh sinyal yolundaki kusurlar fetusta beyin, yüz ve vücut orta hat anomalilerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Önbeyin gelişim bozukluğu, mikroensefali, siklopi, burun gelişiminin olmaması ve yarık damak bunlar arasındadır. Erişkin hayatta bu sinyal yolu aktif kalmakta olup dokularda kök hücre sağ kalımının devamındaı, doku onarımı ve regenerasyonunda önemli işlevlere sahiptir. Dolayısıyla doku homeostazisinin sağlanmasında bu sinyaller kritik bir rol oynamaktadır. 1998'de yapılan çalışmalar bu sinyal yolundaki Smoothened (SMO) geninin onkogen özellikleri oldugunun açiga çikmasi Hh sinyalinin "karanlik" bir yüzünün de oldugunu göstermistir. Bazal hücreli karsinoma, medulloblastoma, pankreas, meme, prostat, akciger kanserlerinin etiyolojisinde düzensiz Hh sinyal aktivitesinin rolü belirlenmistir. Bir geneodermatoza bağlı oladan ortaya çıkan BCC'lerde Hh sinyal yolunda sinyal dönüştürücüleri olan PTCH1'de (yaklaşık %90) ve SMO'da (yaklaşık %10) inaktive edici veya aktive edici mutasyonlar gösterilmiştir. Bu mutasyonlar sonucu Hh/GLI sinyali sürekli artmıştır. BCC gelişiminde Hh sinyal yolu dışında diğer sinyal yolları, tümör baskılayıcılar ve TP53 ile RAS proto-onkogen ailesi gibi proto-onkogenler rol oynayabilir. Son zamanlarda bir dizi başka gen (MYCN, PPP6C, STK19, LATS1, ERBB2, PIK3CA, PTPN14, RB1, FBXW7) tanımlanmıştır.
Klinik görünümlerin farklı özelliklerine sahip çeşitli BCC alt tipleri tanımlanmıştır; ülserasyonlar gösteren nodülokistik BCC, yüzeysel yayılım gösteren BCC, pigmente BCC ve nodular BCC. Nodüler alt tip en yaygın olanıdır.
BCC nin tedaviler sonrası aynı alanda tekrarlaması lokal nüks olarak tanımlanır.
BCC patolojik özelliklerine göre alt tipleri tanımlanmıştır. Patolojik olarak tanımlanan bu sınıflama, klinik alt tiplere göre daha değerlidir. Patolojik sınıflama, BCC'nin tekrarlama riskini de tanımlamaktadır. Yüzeysel yayılım gösteren, nodüler, pigmentli, infundibulokistik ve fibroepitelyal formlarda tekrarlama riski düşük iken, tekrarlama riski yüksek olan diğer alt tipler; sklerozan/morfeik, infiltre edici, bazoskuamöz, sarkomatoid ve mikronodüler tipler agresif olarak tanımlanır. Birçok durumda, bir BCC lezyonu bütününde birkaç patolojik bulgu tespit edilebilir. Bu nedenle BCC lezyonu tam olarak çıkarılarak bütünsel patolojik değerlendirme yapılmalıdır. Öte yandan, punch biyopsilerin BCC lezyonunun küçük bir kısmı için patolojik değerlendirme sağlayacağı için altta yatan agresif alt tipler tespit edilemeyebilir.
BCC nin patolojik değerlendirmesinde lezyonun ciltte tutulum derinliğide ölçülmektedir.
Klinik ve patolojk değerlendirme dışında BCC'lerin tekrarlama riskini değerlendirmek için vücutta yerleşm yerine göre yüksek veya düşük tekrarlama riskli bölgeler tanımlanmıştır. H bölgesi, M bölgesi ve L bölgesi gibi.
H bölgesi = Tekrarlama riskinin yüksek olduğu yerler: yüzün ortası (göz çevresi(periorbital alan), göz kapakları, kaşlar, burun, çene köşesi, şakaklar, kulaklar, kulakların önü ve arkası), genital bölge, eller, ayaklar.
M bölgesi = Orta düzeyde tekrarlama riski olan yerler: yanaklar, alın, çene, alt dudak, saçlı deri, boyun, alt bacak kaval kemiği ön bölgesi(pretibial alan).
L bölgesi = Tekrarlama riskinin düşük olduğu yerler: gövde, kol ve bacaklar.
BCC de tekrarkaam riskleri yüksek olan diğer iki durum ise perinöral büyüme ve BCC yerleşim alnının radyasyona, radyoterapiye maruz kalmasıdır.
Bunlarda yola çıkılarak BCC'yi 'yüksek tekrarlama riski' olarak kategorize etmek için;
BCC'yi 'düşük tekrarlama riski' olarak kategorize etmek için aşağıdaki kriterler kullanılmaktadır.
Ayrıca, Avrupa Dermato-Onkoloji Derneği (EADO) tedavisi kolay (tüm BCC'lerin %95'inden fazlası) ve tedavisi zor olmak üzere bir kategorizasyon önermiştir. Tedavisi zor BCC tanımı için;
- Tümörün boyutu veya anatomik yerleşimi nedeniyle cerrahi tedaviler sonrası fonksiyonel veya estetik komplikasyonlar gelişme riski yüksek olanlar
- BCC'nin klinik ve patolojik olarak iyi tanımlanmamış tümör sınırlarının varlığı
- Daha önce tedaviler sonrası birden fazla BCC'nin tekrarlaması, nüksü
- Daha önce radyasyona/radyoterapiye maruz kalınması
- Eşlik eden sistemik hastalıklar ya da bazı geneodermatozların varlığı gibi kriterler ile tanımlanmaktadır.
Diğer tümörlerde kullanılan TNM sınıflandırması, BCC'de yaygın olarak kullanılmamaktadır (lokal olarak çevre dokularda hasar verecek şekilde büyüme göstermesi ve metastaz yapmaması nedeniyle).
Tanı
Klinik muayenede karakteristik özellikleri mevcut bir deri lezyonunda BCC'nin tanısı için lezyonun bütün olarak çıkarılması ve patolojik değerlendirilmesi yapılmalıdır. Patolojik değerlendirmenin göz ardı edilebileceği durumlar tanımlanmıştır; BCC düşük riskli anatomik alanda, L bölgesi yerleşim gösteriyorsa, yüzeysel formda ve 1 cm'den küçük boyutlarda nodüler klinik alt tipinde ise, klinik ve diğer tanı yöntemleri ile kesin olarak tanımlanmışsa ve topikal tedavi planlanıyorsa gibi.
Patolojik değerlendirme lezyonun bütününde yapılmalıdır. Bu nedenle lezyon cerrahi olarak bütün olarak çıkarılmalıdır (total eksizyon). Daha önce belirtildiği gibi, agresif alt tipler her zaman punch biyopsisi yoluyla tespit edilemez. Patolojik değerlendirme tümör kalınlığı ve tümörün sınırlarına ilişkin bilgileri içermelidir. Ayrıca histolojik alt tiplerinin tanımı yapılmalıdır. Bu, sonraki tedavi ve takibinin yapılma yönetimleri için önemlidir.
BCC'nin klinik muayenesini destekleyen dermatoskopi, optik koherens tomografi ve konfokal lazer tarama mikroskobu yapılabilir. Dermatoskopi, BCC'yi melanomdan, kutanöz skuamöz hücreli karsinomdan veya iyi huylu cilt tümörlerinden ayırt etmede özellikle faydalıdır. Ayrıca dermatoskopinin yüzeysel BCC'yi diğer histolojik alt tiplerden ayırt etmede yardımcı olduğu ve bu durumun tedavi kararlarını etkileyebileceği gösterilmiştir. İnvaziv olmayan bir optik tanı prosedürü olan optik koherens tomografi, sadece birkaç saniye içinde, cildin mikroskobik yapılarını bir milimetre derinliğe kadar canlı olarak görüntüleyebilir. Bu nedenle klinik olarak zorlu lezyonlarda yardımcı olabilir. Diğer bir optik tanı yöntemi olan konfokal lazer tarama mikroskobu, birkaç dakika içinde papiller dermise kadar cildin hücresel yapılarını canlı olarak görüntüleyebilir. Yüksek çözünürlüğü nedeniyle, prosedüre "optik biyopsi" de denmektedir. BCC olma olasılığı yüksek klinik olarak belirlenen lezyonlar için kullanıldığında tanısal biyopsilerden kaçınmaya yardımcı olabileceği öne sürülmektedir. Her iki optik sistem, biyopsilerden sonra kalan tümör dokusunun yanı sıra tekrarlayan tümörleri tespit etmek ve topikal tedavilerden sonraki yanıtı değerlendirmek için kullanılabilir.
Vücudun herhangi bir anatomik alanında BCC tanısı konulduğunda, daha fazla cilt tümörü riskinin artması nedeniyle tüm vücut cilt klinik muayenesi yapılmalıdır.
Tedavi
BCC'nin yüksek veya düşük tekrarlama riski kategorizasyonuna dayanan bir algoritma önerilmektedir. Düşük tekrarlama riski olan BCC'lerde tümör kalınlığı önemli bir kriter iken, yüksek tekrarlama riski olan BCC'lerde cerrahinin uygulanabilirliği önemli bir kriterdir.
Cerrahi tedavi
Cerrahinin uygulanabilir bir seçenek olması koşuluyla, fonksiyonel ve estetik açıdan tatmin edici bir sonuç elde edilmesi hedeflenerek BCC lezyonunun tamamen cerrahi olarak çıkarılması ilk tercih edilen tedavi yöntemi olmalıdır. Tüm çalışmalar, cerrahi olarak BCC'nin çıkarılmasının en düşük tekrarlama ve nüks oranına sahip olduğunu göstermektedir. Temel olarak BCC cerrahisi için kullanılan iki farklı prosedür vardır: tümör kalınlığına göre cerrahi sınırların belirlenerek cerrahinin uygulanması ya da rastgele bir sınırla çıkarılma ve sonrasında sınırların patolojik değerlendirilmesinin (konvansiyonel cerrahi) yapılması. Konvansiyonel cerrahi ile tümör bir bütün olarak çıkarıldıktan sonra cerrahi sınırlarında(tümör komşuluğu ve derinliğinde) sistematik mikroskopik inceleme yapılarak tümörün sınırda devam ettiği görüldüğünde kademeli cerrahi yenilenmektedir (mikroskobik kontrollü cerrahi). Mikroskobik kontrollü cerrahi, Mohs cerrahisi, Münih yöntemi veya Tübingen Torte tekniği gibi çeşitli tekniklerle uygulanmakta ve tanımlanmaktadır.Bu teknikler ile tümörün ciltte çevre cilt dokularında ve cilt derinliğinde haritası hatta 3D modeli oluşturulmakta. Mikroskobik kontrollü cerrahi yöntemleri özellikle yüksek riskli BCC, tekrarlayan BCC ve doku koruyucu cerrahinin önemli olduğu kritik anatomik bölgelerdeki BCC için önerilmektedir. Mikroskobik kontrollü cerrahinin yüksek doku koruyuculuğu daha iyi kozmetik sonuçlar elde edilmesini sağlamaktadır. Ancak bu tedaviler yalnızca uzmanlaşmış merkezlerde mevcuttur; daha pahalıdır ve daha fazla personel gerektirir.
Bu nedenle geleneksel cerrahi eksizyon ve patolojik değerlendirme yaygın olarak kullanılmaktadır. Cerrahide güvenlik sınırlarına ilişkin öneriler; düşük tekrarlama riski olan BCC için 3–5 mm iken, yüksek tekrarlama riski olan BCC için ≥ 5 mm'lik bir güvenlik sınırı önerilmektedir. Klinik çalışmalarda bu sınırlar kullanılmakla birlikte, %4,7-24 oranlarında patolojik değerlendirmede tümörün eksik çıkarılmasının meydana geldiği gösterilmiştir. Bu durumda eksizyon cerrahisi önerilmektedir. Özellikle tekrarlama riski yüksek olan BCC'de, ikinci cerrahi eksizyon için mikroskobik kontrollü cerrahi önerilmektedir. Tekrarlama riski düşük olan BCC'de tümörün eksik çıkarılması durumunda cerrahi olmayan prosedürler de düşünülebilir.
Topikal tedavi
Tekrarlama riski düşük ve tümör derinliği ≤ 2 mm olan BCC lerde cerrahi mutlaka ilk seçenek olmakla birlikte alternatif olarak topikal tedaviler uygulanabilmektedir. Bunlar topikal ilaçlar (imikimod, 5-florourasil), fotodinamik terapiler(PDT), kriyotedavi, lazer ve radyofrekans(RF) dır.
Topikal ilaçlar
İmikimod; bir bağışıklık sistemi düzenleyicisi olan imikimod, yetişkinlerde < 2 cm çapında ve yüzeysel yayılan BCC'de kullanımı önerilmektedir. Başarı şansı cerrahi tedavilere göre daha düşüktür ve tedavi sonrası tekrarlama, nüks oranı daha yüksek olarak bulunmuştur.
5-florourasil (5-FU); antimetabolit 5-FU'nun topikal kullanımı "topikal kemoterapi" olarak da adlandırılır. Cerrahi ve radyasyonun etkisiz kalması veya uygulanabilir olmaması durumunda yüzeysel BCC için tercih edilmesi önerilmektedir. Başarı şansı cerrahi tedavilere göre daha düşüktür ve tedavi sonrası tekrarlama, nüks oranı daha yüksek olarak bulunmuştur.
Fotodinamik terapi (PDT)
5-aminolevulinik asit (ALA-PDT) ya da metilaminolevulinat kreminin (MAL-PDT) lezyona topikal uygulaması ve ardından kırmızı ışıkla fototerapi kombinasyonu olan geleneksel PDT, yüzeysel yayılım gösteren BCC'de ve 2 mm'den az kalın nodüler BCC'de kullanımı önerilmektedir. Ancak imikimod ve 5-FU tedaviler gibi yalnızca cerrahi uygulanmıyorsa tercih edilmelidir. Bununla birlikte, yüz H bölgesinde yer alan bazal hücreli karsinomlar, nadir veya agresif histolojik alt tipler ve pigmentli BCC, PDT ile tedavi edilmemelidir. Tedavi başarısı cerrahiye göre düşüktür ve daha yüksek nüks oranlarına sahiptir.
Tümör dokusunu yıkıcı prosedürler
Küçük yüzeysel BCC'lerde cerrahiye veya diğer topikal prosedürlere karşı kontrendikasyonlar varsa, tümör dokusunun çevre deride kontrollü olarak yıkılmasını sağlayan kriyoterapiler, ablatif CO2, Er:YAG lazerler, 1064 nm Nd:YAG lazerler, basit küretaj, elektrodiseksiyon ve RF uygulanabilir. Ancak, hangisinin en iyi prosedür olduğu konusunda bir fikir birliği yoktur. Ameliyatın güvenli bir şekilde uygulanabilir veya mümkün görünmediği, yüksek tekrarlama riski olan hastalar, ameliyatı reddeden hastalar veya metastaz yapmış BCC'li (mBCC) hastalarda bu tedaviler tartışılarak uygulanabilir.
Radyasyon tedavisi
Tedavinin hayati veya işlevsel olarak önemli yapıları etkileme riskleri nedeniyle tümörün tam olarak çıkarılamayacağı durumlarda, cerrahi tedavilerin boyut ve konumu nedeniyle çok fazla doku kaybına yol açabileceği BCC'lerde tercih edilmelidir. Hastanın yaşı ve eşlik eden hastalıkları cerrahiye engel teşkil ediyorsa veya hasta cerrahiyi reddediyorsa, radyasyon tedavileri düşünülebilir. Yeniden cerrahinin yapılmasının zor olabileceği veya perinöral büyümenin olduğu yetersiz cerrahi yapılmış nüks durumlarında, lokal tümör kontrolünü iyileştirmek için radyasyon tedavisi endikasyon oluşturabilir. Radyasyon tedavisi genellikle iyi tolere edilir. Akut radyodermatit kısa vadede gelişebilir ancak genellikle birkaç hafta içinde iyileşir. Ancak, olası uzun vadeli cilt hasarı ve ikincil kanser riski nedeniyle, radyasyon tedavisi yalnızca yaşlılarda uygulanmalıdır.
Kseroderma pigmentosum gibi radyasyon duyarlılığının arttığı genodermatozlar ile BCC birlikteliklerinde radyasyon tedavileri uygulanmamalıdır.
Sistemik tedavi
Avrupa'da, hedgehog (Hh, kirpi) sinyal yolu baskılayıcı inhibitörleri (HHI) şu anda BCC'nin sistemik tedavisi için onaylanan tek ilaç sınıfıdır. PD-1 inhibitörü cemiplimab, yakın zamanda ABD'de daha önce HHI ile tedavi edilen veya HHI'nin uygun olmadığı ileri BCC'li hastalar için ikinci basamak tedavi olarak onaylandı. Ancak Avrupa'da kullanımı için henüz onayı yoktur. Platin bazlı kemoterapi, metastaz yapmış BCC'nin sistemik tedavisi için tercih edilen yöntemdir.
Hedgehog sinyal yolu baskılayıcı inhibitörler(HHI)
Vismodegib ve sonidegib, hedgehog sinyal yolunda bir sinyal dönüştürücüsü olan onkojenik protein SMO'nun spesifik inhibitörleridir. Vismodegib; cerrahi veya radyasyon tedavisinin uygulanabilir olmaması durumunda BCC'nin sistemik tedavisi için önerilmektedir. Ayrıca, kseroderma pigmentosum gibi genodermatozlarda ve çoklu BCC'li hastalar için de önerilmektedir.
Sonidegib, cerrahi veya radyasyon tedavisinin uygulanabilir olmaması durumunda BCC tedavisi için önerilmektedir.
Her iki ilaç için sonuçların değerlendirilmesi oldukça erkendir. Ancak, daha iyi fonksiyonel ve estetik sonuçlarla cerrahinin yapılabilmesi için ameliyattan önce tümörü küçültmek amacıyla kullanılabileceğini desteklemektedir.
BCC de Takip ve Önleme
BCC nin lokal tekrarlama olasılığı ve başka bir natomik alanda çıkma riski ve kuamöz hücreli karsinom ya da melanom riskinin artması nedeniyle, BCC tedavisinden sonra hastaların düzenli takip muayenelerinin yapılması önerilmektedir.
- Cerrahi olarak tedavi edilmiş ve tekrarlama riski düşük BCC'lerde, 6 ay sonra ilk kontrol sonrasında yılda bir defa kontrol tekrarlanmalıdır.
- Cerrahi/cerrahi olmayan tedaviler uygulanmış, çoklu BCC'lerde ve yüksek tekrarlama riski taşıyan BCC'lerde; her 3 ayda bir takip yapılmalıdır. İki yıl sonra ne tekrarlama ne de yeni bir BCC ortaya çıkmazsa, yılda bir kez takip yapılmaya geçilmelidir.
BCC gelişiminin önlenmesi, tüm cilt kanserinin önlenmesinde olduğu gibi birincil önlem olarak aşırı UV maruziyetinden kaçınmaktan oluşmaktadır. İkincil önlem ise cilt kanseri lezyonlarının erken teşhisidir. Bir dermatolog tarafından yapılacak cilt kanseri taramaları ve hastanın cildini düzenli olarak kendi kendine muayene etmesi gerekmektedir. Ayrıca, daha önce BCC geçiren hastaların ikincil önleme için nikotinamid takviyeleri almaları önerilmektedir.