Cinsiyet bedenlerimizde fiziksel ve biyolojik farklılıklar yaratırken sosyal becerilerimizi ve kimliğimizde belirlemektedir. Ayrıca kadın-erkek arasında kalp hastalığı ve krizi, birçok kanser türüne olan yatkınlık, astım, romatoid artrit, otizm, dikkat eksikliği sendromu, migren hatta depresyona kadar hastalıkların görülme sıklığıda farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklar nasıl ortaya çıkıyor? Neden bazı erkek ve kadınlar karşı cinsiyetin özelliklerine sahipler? Tuhaf gelebilir, ancak el parmaklarımız, daha doğrusu yüzük ve işaret parmağımız bu tartışmaya ışık tutabilir.

Son yapılan çalışmalar şu düşünceyi öne sürmekte. Parmaklarımız bize kadın ve erkeklerin nasıl farklılaştığı ve cinsiyetle ilgili davranış modellerini ve hastalık yatkınlıklarını göstermek için doğumdan önce nasıl programlandığımız hakkında bilgi veriyor. Özellikle yüzük parmağımızın erken büyümesinin rahimdeki testosteron seviyelerine duyarlı olduğu düşünülmekte. Testosteron “erkeklik hormonu” olarak adlandırılır ve yüzük parmak ne kadar uzun olursa, o kadar fazla erkeksidir. Parmak uzunluğu vücut büyüklüğüne bağlı olduğundan, yüzük parmağın uzunluğunun diğer parmaklarla karşılaştırılması gerekmekte. Bunun için en iyi karşılaştırma işaret parmağı ile yapılır. İşaret parmağının erken gelişiminin “kadınlık hormonu” östrojenine bağlı olduğuna inanılır. Bu nedenle, yüzük parmağı ve işaret parmağının göreceli uzunlukları cinsiyet kaynaklı bazı hastalıkların ön tanısında kullanılabilir.

Elde işaret ve yüzük parmak oranı 2D/4D

Elin iç yüzeyinden işaret ve yüzük parmakların el ile eklem yaptığı ve deri katlantısı oluşturfuğu çizgi ile parmak uçları arasıdaki mesafe ölçülür.

Bu ölçümlerden aşağıdaki gibi 3 farklı sonuç ortaya çıkmakta;

Geniş katılımlı ölçümlerde kadınlarda değer hemen hemen yukardaki gibi yani 2D>4D çıkmakta. Ancak erkeklerde standart değerden yani 2D<4D sapmalar daha fazla görülmekte.

Kadın ve erkek arasındaki bu farklar eskiden beri bilinmekte ancak 1988 yılında Baker tarafından bu farklılık seks hormonları ile ilişkilendirilmiş. 2D/4D ne kadar düşük ise bu vücutta o kadar yüksek testesteron  ve düşük östrojen olarak ifade edilmiş. 1998 yılında Manning ve arkadaşları 2 yaş ve üzerindeki çocuklarda bu ölçümlerin yapılabileceği savunulmuş. Sonra birçok çalışmanın yapıldığını ve sonuçlar çıkarıldığını görmekteyiz.

  • Malas ve arkadaşları 2006 yılında çalışmalarında 2D:4D öçümlerini fötal gelişimin ilk 3 ayında yapılabileceğini göstermişler
  • 1997 yılında Kondo ve arkadaçları genital organlar ve parmakların ortak aynı genler ile(HoxA ve HoxD) kontrol edildiğini göstermişler
  • 1998 yılında Manning ve arkadaşları ve 2006 yılında Trivers ve arkadaşları 2D:4D oranının ergenlik döneminden değişmediğini bulmuşlar
  • Belkide en değerli çalışma 2006 yılında van Anders ve arkadaşlarının cinsiyetleri farklı ikizlerde anne rahminde yüksek testesterona maruz kaldıklarında erkeklerde 2D:4D düşük oranının daha belirgin olduğunu saptamalarıdır.
  • Akademik başarı ile ilişkisi 2006
  • Atletik yetenek ile ilikisi 2001
  • Dikkat eksikliği iel ilişkisi 2008
  • Otizimle ilişkisi 2006
  • Yeme bozuklukları ile bağlantısı 2006
  • Kalp ve damar hastaıkları rsiki ile ilişkisi
  • Akne ile ilişkisi Bilgiç ve Arkadaşarı 2015...

Tüm bu çalışmalardan çıkarılacak sonuçlar; 2D:4D oranı anne rahminde ne kadar testesteron/österojene maruz kalındığının ölçüsü olabilir. 2D östrojen 4D testesteron göstergesi olabilir.

Bizim bu makelemizde anlatmaya çalışacağım 2D:4D oaranı ile Erkeksi tipte saç dökülmesi-Androgenetic Alopecia-AGA arasındaki ilişki

  • AGA ergenlik ile başlayan kadın ve erkekelerde gözenen en sık saç dökülme nedenleri arasında yer alamakta. Bir çok faktörleden kaynalandığını biliyoruz.
  • Artmış 5 alfa redüktaz tip II enzim aktivitesi
  • Androjenik reseptörler
  • Saç folliküllerindeki mediatörler (TGF- beta 1 gibi)
  • Beslenme
  • Genetik faktörler vb.

Özellikle erkeklerin % 45.4-80 inin bu süreçten az yada çok eykilendiğini biliyoruz.

2D:4D oranı anne rahminde ne kadar testesteron/östrojene maruz kaldığımızı gösterdiğine ve saçlı deride folliküler saç gelişiminn anne rahminde başladığı bilindiğine göre acaba 2D:4D ile AA arafsında bir ilişki kurulabilir mi?

Bu amaçla yapılan AGA lı hastalarda klinik başlangıç yaşı, klinik şiddeti ve 2D:4D sağ ve sol elde oranlarına bakılmış(AGA' sız kişilerle karşılaştırılmalı olarak) . Sonuçlar;

  • AGA  lı hastalarda solda 2D:4D oranı düşük
  • Sağ elde fark yok
  • 2D:4D oranı düşüklüğü ile AGA başlangıç yaşı ve klinik şiddeti arasında korelasyon yok

 

 

 

 


Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency