Pityrosporum folliküliti, mantar kaynaklı folikülitlerin en sık sebebidir. Malassezia foliküliti, tüm yaş ve ırklarda gözlenebilir. Her iki cinste de eşit sıklıkta gözlendiğini bildiren çalışmaların yanı sıra, kadınlarda daha sık olarak gözlendiğini belirten çalışmalar da bulunmaktadır.

Sıklıkla erişkinlerde gövde, yüz ve saçlı deride papül-püstüller ile ortaya çıkan, kaşıntılı kıl kökü iltihaplanmaları şeklindedir ve sıklıkla akne ile karışmaktadır.

Pityrosporum follikülitinde etken, "Malassezia" ailesinden bir küftür. Malassezia mikroorganizmaları, sağlıklı insanların %75-98’inde normal deri florasında yer alan dimorfik lipofilik mayalardır. Doğumdan hemen sonra deride kolonize olmaya başlar ve ergenlik sonrası yoğun sebase bez aktivitesi ile Malassezia kolonizasyonu artar. Lipid bağımlı olmaları nedeniyle, vücudun özellikle sebase bez aktivitesinin yüksek olduğu bölgelerinde yerleşirler ve uygun ortamlarda çeşitli deri hastalıklarına neden olurlar. Malassezia cinsi mikroorganizmaların dimorfik olması nedeniyle hem maya hem de misel formları bulunur. Yakın zamana kadar bu iki form ayrı cinsler olarak düşünülmüş ve bu konuda farklı görüşler ortaya konulmuştur. Bu nedenle, maya formuna Pityrosporum, hif formuna Malassezia adı verilmiştir.

Pityrosporum follikülitis dışında, seboreik dermatit, atopik dermatit, psoriazis ve pityriasis versicolor da neden olabilmektedir.

Hastalığın nasıl geliştiği tam olarak bilinmemektedir. Foliküler oklüzyon sonrası yağdan zengin ortamda kolay üreyen mayaların artışına bağlı geliştiği düşünülmektedir. Akneye yatkın kişilerde artmış olan pilosebase ünitedeki lipid yoğunluğu bu mikroorganizmadaki artışı açıklayabilmektedir. Malassezia cinsi mantarlar, monositlerden ve keratinositlerden IL-1β, IL-6 ve TNF-α gibi proinflamatuvar sitokinlerin salgılanmasını baskılar ve bu nedenle inflamatuvar nötrofil ve lenfosit kemotaksisini önler. Bu, follkülitlerin daha az inflamatuvar görünüm kazanmasına neden olur. Derideki keratinositler sadece bariyer görevi görmez. Bazı proinflamatuvar sitokinler ve antimikrobiyal peptitler salgılayarak fungal invazyonu önlemeye çalışır. Atopik ekzemalı kişilerde antimikrobiyal peptitlerin az salgılanması da Malassezia enfeksiyonlarına yatkınlığı artırır.

Malassezia foliküliti lezyonları başlangıçta kıl çevresinde eritemli makül şeklinde başlayıp daha sonra 2-4 mm çaplarında şeffaf ve parlak görünümlü, kubbe şeklinde inflamatuvar papül veya püstüle dönüşür. Bazı olgularda nodül ve kistler de görülebilmektedir. Lezyonlar genellikle kaşıntılı olmakla birlikte kaşıntının şiddeti değişkenlik gösterir. Kaşıntı çok şiddetli olduğunda hastalarda ekskoriasyonlar ön planda olur ve hastalar uzun süre steroidli kremler ve kaşıntı ilaçları kullanırlar. Topikal kortikosteroid kullanımı, sistemik ya da topikal akne tedavileri sonrası daha sık ortaya çıkmaktadır. Lezyonlar klinik olarak keratosis pilaris lezyonlarına benzeyen papül/püstüller şeklindedir.

Malassezia foliküliti-MF genellikle kolların üst kısımları, sırt, göğüs ön yüz, boyun ve yüzde alında saçlı deri sınırında yerleşim gösterir. Buna karşın saçlı deri ve genitala landada görülebilmektedir. Kadınlarda yüz, erkeklerde ise gövdenin en sık etkilenen bölge olduğu belirtilmekte.

Lezyonlar akneye klinik olarak benzerlik gösterse de yüzdeki lezyonların dağılımı farklılık gösterir. Aknede yüzün orta kısımlarında lezyonlar yerleşim gösterirken, MF’de alt çene kemiği sınırı ve yanakların dış kısımlarında lezyonlar daha belirgindir.

Hastalık sıcak ve nemli iklimlerde yaşayan insanlarda daha sık görülmekte ve terleme ile artış göstermektedir. HIV ile enfekte hastaların %9.8’inde kaşıntılı folikülite sebep olduğu gösterilmiştir. Hastalığı artıran başlıca faktörler antibiyotik ve kortikosteroid kullanımı, Down sendromu, diyabetes mellitus, organ transplantasyonu, kemoterapi, monoklonal antikorlar ve diğer immün sistemi baskılayan hastalıklardır.

Malassezia foliküliti lezyonlarının seyri değişkenlik gösterir. Çoğunlukla 3-5 gün içerisinde kendiliğinden iyileşse de 10 yıla kadar tanı almadan devamlılık gösteren olgular bildirilmiştir. Hastalarda diğer mantar enfeksiyonlarında görüldüğü gibi yaygın kaşıntılar ve parmaklarda dishidrotik ekzema gelişebilir.

Tanıda ilk basamakta kullanılacak testler KOH incelemesi ve Tzanck yayma testidir. Daha ileri testler olarak deri biyopsisi, kültür, moleküler incelemeler nadir yapılmaktadır.

Malassezia foliküliti tedavisinde hem topikal hem de sistemik oral antifungal ajanlar etkili bulunmuştur. Bu yüzden her iki tedavi yöntemide hastalığın hem tedavisi ve hem de idamesinde genellikle bir arada kullanılır.

Topikal tedavide günlük %2 ketokonazol şampuan, %2,5 selenyum sülfitli losyon, %0,77 siklopiroksolamin krem, ekonazol krem kullanılmakta.

Sistemik oral antifungaller; ketokonazol 4 hafta), flukonazol 2-4 hafta ve itrakonazol 2-4 hafta kullanılmakta(İtrakonazolün sebum sekresyonunu azaltması ve sebum içerisinde sekrete edilmesi nedeniyle daha etkili olabileceği bildirilmiştir).

Hepatotoksisite veya gastrointestinal yan etkiler nedeniyle sistemik antifungal tedavi alamayan MF hastalarında fotodinamik tedavi kullanılmış ve etkili bulunmuştur

MF hastalarının tedavisinde önemli olan nokta yapan nedenlerin azaltılması ve önlenmesidir. Kullanılan sisteik ve topikal antibiyotikler ve kortkosteroidelerin kesilmesi gibi.

Malassezia follikülitinin tedavisi sonrasında sık nüks gözlenir. Bu amaçla ana tedavi sonrasında idame tedavide topikal veya sistemik antifungaller kullanılabilmektedir.

Topikal tedaviler haftada bir %2,5 selenyum sülfit, haftada bir %2 ketokonazol krem veya haftada 2-3 kez %2 ketokonazol şampuandır.

İdame sistemik tedavide ise ayda bir oral itrakonazol veya ayda bir oral flukonazol önerilmektedir.

 


Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency