- Gösterim: 4079
Dövme silme işlemlerinde günümüzde lazer tedavileri, özellikle Q-switched lazerler, en etkili yöntem olarak öne çıkmaktadır. Q-switched lazerlerin temel çalışma prensibi, deride birkaç nanosaniye süren çok kısa uygulama süreleriyle güçlü fotonik dalgalar oluşturarak dövme ve lekelerde bulunan pigmentleri, yani kromoforları, parçalamaktır. Bu lazerler, "seçici foto-hasarlanma" adı verilen bir etki ile çalışarak sadece pigmentleri hedef alır ve derinin diğer yapılarında minimum zarar verir.
Pigmentlerin parçalanması sonucunda, küçük pigment parçaları vücudun bağışıklık sistemi tarafından temizlenir. Ayrıca, bazı pigment maddeleri lazerle gaz haline dönüşerek dokudan atılır. Lazerle hasar gören dokunun dökülmesi sırasında da pigmentlerin bir kısmı deriden uzaklaştırılır. Bu etkiler, ilk seansta bile dövme ve lekelerin görünürlüğünü azaltırken, tekrarlayan seanslar sayesinde tamamen silinmelerini sağlar.
Günümüzde Q anahtarlı lazer sistemleri arasında Nd:YAG (1064 nm), KTP (532 nm) ve 585-650 nm dalga boyuna sahip lazerler bulunmaktadır. Lazer uygulamaları sırasında, pigmentlerin bulunduğu deride her atışta beyazlaşma ve pigmentlerde solma gözlemlenmektedir. Bu durum, lazerin pigmentler üzerindeki mikrohasar etkisi ve dermiste meydana gelen ödemle ilişkilidir. Derideki bu değişiklik, aslında yüksek hızda uygulanan lazerin etkinliğini azaltmaktadır. Ayrıca, bu yüksek ses dalgaları, pigmentlerin etrafında büyük boşluklar oluşturarak lazerin pigmentlere ulaşmasını engeller ve ısının çevre dokulara daha fazla yayılmasına neden olarak yan etkileri artırır.
Bu yan etki, deride kontrol edilemeyen pigmentasyon değişikliklerine, alerjik reaksiyonlara, pigmentlerin koyulaşmasına ve epidermiste soyulmaya neden olmaktadır. Bu nedenle, son yıllarda bu yan etkilerin azaltılması ve Q-switched lazerlerin etkinliğinin artırılması amacıyla fraksiyonel ablatif lazerler birlikte kullanılmaktadır. Fraksiyonel lazerler, deride istenilen derinlikte mikro hasarlar oluşturarak etki gösterir. Özellikle Fraksiyonel CO2 ve Erbium lazerler, bu amaçla en etkili ve güvenilir seçeneklerdir.
Dövmenin bulunduğu deri alanında fraksiyonel lazer uygulandığında, mavi oklarla gösterilen bölgelerde mikro hasarlar oluşmaktadır. Bu hasarlı alanlarda pigment yoğunluğu azalır. Ayrıca, mikro kanallar aracılığıyla Q-switched lazer uygulamasından sonra gaz, pigment ve dermal ödemin dışarı çıkışı gerçekleşir. Bu durum, klinik yanıtı artırırken yan etkileri ve iyileşme süresini de kısaltmaktadır. Fraksiyonel ablatif lazerlerin dövme ve lekelerdeki kullanım amaçları şunlardır:
1. Mikro hasarlanma ile açılan mikro kanallar, Q-switched lazerlerin pigmentlere daha etkili bir şekilde ulaşmasını sağlar.
2. Mikro hasarlanma ile açılan mikro kanallar, Q-switched lazerlerin yan etkilere neden olan fazla basınç ve gazların dışarıya daha rahat çıkmasını sağlar. A seçeneğinde yalnızca Q-switched sonrası deri ve pigment hasarı görülürken, B seçeneğinde fraksiyonel lazer sonrası Q-switched uygulaması ile hem pigment hem de deri hasarı gözlemlenmektedir.
Fraksiyonel karbondioksit lazer uygulamasının ardından Q-switched lazer kullanımı, lazer işlemleri sırasında ağrıyı azaltmakta, iyileşme sürecini hızlandırmakta ve yan etkileri minimize etmektedir. Klinik gözlemler, pigment kaybının daha fazla olduğunu ve seans sayısının azaldığını göstermektedir. Ayrıca, çok renkli dövmelerde tedavi başarısının arttığı da belirlenmiştir. İşlem, öncelikle fraksiyonel CO2 lazer ile dövme veya lekenin bulunduğu bölgeye uygulanır. Bu işlemin ardından 10-20 dakika içinde Q-switched Nd:YAG veya KTP lazeri devreye girmektedir.
CO2 lazer bazı özel durumlarda uygulama sonrası iz kalabilecek şekilde ablatif olarakta uygulanabilmektedir.