Modern toplumlarda sosyal ilişkilerde fiziksel temasların azaldığını hatta ilişki mesafelerinin arttığını görmekteyiz. Mesafeler artmakta ancak vücut kokumuzun başkaları tarafından fark edilmesi oldukça tatsız olarak algılanmakta. Ayrıca çekiciliğin sadece yüz ve vücutta simetrik estetik hatlar değil vücut kokusu ile de korelasyon gösterdiği bilinmektedir. Bu nedenle insanlar doğal vücut kokularını azaltmaya çalışmakta hatta değiştirmekte ve geliştirmekte.Bu nedenle vücut kokusunun tüm izlerini tamamen ortadan kaldırmak için ilaç ve kozmetik endüstrisi yoğun bir şekilde çalışmakta.

Günümüzde bu, özel duş jelleri, banyo sabunları, kokuyu maskelemek veya küçültmek için kullanılan deodorantlar-parfümler, kişiye özel parfümler yada terleme önleyiciler ile yapılmakta.

Ne yazık ki, sosyolojik olarak vücut kokusu = kötü hijenik koşullar = hastalık olarak algılanmaktadır. Ancak vücut kokusunun oluşumu tam olarak bu değil; sık yıkanma bu sorunu her zaman çözememektedir. Rahatsız edicive yoğun vücut kokusu yaşayan insanlar sosyal ilişkilerinde problemler yaşamakta, bu sorunla özel ve mesleki hayatlarında kısıtlamalara gitmekte. 

Vücut kokusu içerisinde koltuk altı kokusu en ağır ve rahatsız edici olanı.

Koltuk altı kokusu ile ilgili bilimsel araştırmaların sonuçlarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;

  • Koltuk altında ekrin, apokrin, apoekrin ve sebase bezler bulunmakta. Her biri kendisine özgü özel salgılara sahiptir.
  • Apokrin ter bezleri koltuk altı, göğüs ve genitoanal bölgede yer almakta. Bu ter bezinin içeriğinde lipid, nitrojen, laktat ve çeşitli iyonlar; Na+, K+, Ca2+, Mg2+, Cl- ve HCO3 zengin elektrolitler yer almakta. Ergenlik dönemine kadar inaktiftir. Bu bezlerin kişiye özgü feromonler salgıladıkları düşünülmekte. Koltuk altı kokusunda apokrin bezin rol oynadığı gösterilmiştir. Kokudan bu bez tarafından salgılanan koku bağlayan protein-aprocrine secretion odor-binding protein (ASOB) ve (E)-3methyl-2-hexenoic acid (E-3M2H) salınımının ilişkili olduğu görülmüştür. ASOB nin ASOB1 ve ASOB2 olarak iki alt formu bulunmuştur ve bunlardan ASOB2 koltuk altı kokudan asıl sorumlu olanı. Apokrin ter bezi hücresinde E-3M2H proteini ASOB2 nin N terminaline kovelent bağla bağlanmakta. Bu kompleks hücre dışına atılmakta ve deri yüzeyinde mikroorganizmalar tarafından E-3M2H, HMHA ve Gln ayrılmakta ve istenmeyen kokuya neden olmakta. Diğer taraftan apolipoprotein D (ApoD) E-3M2H salınımını düzenlemektedir. Seks hormonları hem apokrin bezlerin fonksiyonunu hem de ApoD salınımını düzenlemekte(JNK1 üzerinden).
  • Koltuk altında ekrin ter bezleri içeriğinde diğer vücut bölgelerine göre daha fazla protein, lipid, yağ asitleri, kolestrol ve demir içeren tuzlar bulunmakta. Ekrin ter bezleri tırnak yatağı, dudaklar ve ganital alanın bazı bölgelerinde olmamakla birlikte tüm vücutta deride 100-200/cm² ortalama yoğunlukta bulunmakta. El içi ve ayak tabanında 600/cm² kadar yoğunluğu çıkmakta. Her bir koltuk altında ise 25.000 ekrin ter bezi bulunmakta.
  • Apoekrin ter bezleri vücutta sadece koltuk altında son yıllarda tanımlanmıştır. Yapı olarak ekrin ve apokrin ter bezlerinin birleşimi gibi görünmekte. Aşırı terleme – hiperhidrozisten sorumlu.
  • Koltuk altında sebase bezlerde bulunmakta ve koltuk altı kıllarının deriye açıldıkları kanal ile ortak deri yüzeyine açılmakta. Lipitten zengin sebum olarak tanımlanan bir salgıya sahiptirler. Bu deri üzerinde hidrofobik bir manto oluşturmakta buda deriyi nemlendirmekte ve korumaktadır. Ayrıca antimikrobiyal etkisi de bulunmaktadır.
  • Koltuk altının nemli ve kapalı kalma özelliği; koltuk altında yoğun nem ekrin, apokrin, sebase ve apoekrin bezlerinin ortak salgılarından oluşmaktadır. Koltuk altının yağlı ve nemli derisi yapısında; tuzlar, proteinler, squalen, steroller, sterol esterleri, wax esterleri, yağ asitleri ve çok geniş bir yağ çeşitliliği bulunmakta(içerik kişiye değişmekte). Bu farklı içerik farklı koltuk altı mikrobiyal flora anlamına gelmekte. Koltuk altı terleme ile yoğun bir nemli içeriğe, nötral yada hafif alkalin pH a sahip olması gibi özellikleri aslında mikrobik floranın daha az çoğalmasına neden olmakta. Koltuk altında terleme ve hemen sonrasında suyun buharlaşması ile geride NaCl gibi daha yoğun bir ozmolarite ortam kalmakta.
  • Kokunun oluşmasında en önemli faktör olan bakteriler koltuk latında daha fazladır. Koltuk altında aerobik ve anerobik organizmalar stabil olarak değişmeden mikroflora olarak bulunmakta. Dansiteleri 500,000-1,000,000/cm2 arasında değişmektedir(gün içerisinde bile değişiklik göstermekte).  Bu mikroflora kalitatif ve kantitatif olarak sağ ve sol koltuk altında aynıdır. Daha önce ifade edilse bile dominant el kullanımı, kadın ve erkek arasında fark bulunmamaktadır. Kadınlarda stafilokok gurubu bakteri yoğunluğu erkeklerden daha fazladır. Deodorantlar ve koltuk altın kullanılan bakım ürünlerinin mikrobik florayı arttırabileceği bilinmekte.  

Mikroflorada aslında değişim içerisinde. Özellikle değişen diphtheroidler. Çevresel koşullar ve hijyenik koşullar ile diphtheroidlerin sayısı değişmektedir. Koltuk altı kokusu olanlarda lipofilik ve büyük koloni oluşturan diphtheroidler daha fazla ve yoğun bulunmaktadır. Bunun dışında S. aureus mikrofloranın ortalama % 10 nu oluşturmakta ancak kışın 38% yazın 73% gibi değişimler göstermektedir. Koltuk altı derisi yüzeyinde oluşan mikro floranın büyük bir kısmını ‘Micrococcaceae’ (özellikle Staphylococcus örneleri), lipofilik ve büyük koloni oluşturan aerobik “diphtheroid” ler (özellikle Corynebacterium örnekleri) ve “Propionibacterium” oluşturmaktadır. Corynebacteria koltuk altında keskin bir kokuya neden olurken staphylococci hafif asitik bir kokuya neden olmaktadır.

Asitik koku VFA lardan “isovaleric acid” e bağlıdır.

Propionibacteria ve staphylococci gliserolü ve deride bolca bulunan laktik asiti; asetik asit ve propionik asite fermente etmektedir. Propionibacteria son yıllarda ter kokusunda suçlanmamakta. Çünkü bunların deride sebase follikül kadar derin yerleşim gösterdiğini ve koku yaparak bunun deri yüzeyine ulaşması ile ilgili kanıtlar azalmaktadır.

Ayrıca, stafilokokların, L leusin gibi dallanmış alifatik amino asitleri, koltuk altının asitik kokusunu yapan izovalerik asit gibi, çok kokulu kısa zincirli (C4-C5) metil dallı VFA’lara dönüştürme yeteneğine sahiptir.

Geniş insan guruplarında yapılan çalışmalarda koltuk altında iki mikrobik etkenin çoğaldığı kümeleştiği gözlenmiştir. Birincisi Staphylococcus kümesi ve diğer ikincisi Corynebacterium kümesidir. İkincisi vücut kokusu oluşumunda ana üretici olarak kabu edilmektedir. Düşük miktarda Corynebacterium bakterileri bulunan insanlar vücut kokusunun düşük bir oranını yayarken, bu bakterilerin yüksek miktarlarda olan insanlarda önemli derecede kötü kokular yayılmaktadır.

Normalde deride ve koltuk altında bu mikrobik topluluk aslında oldukça stabil kaldığı görünmektedir. Bununla birlikte değişimler mümkün gibi görünmekte ve bu mikrobik topluluğu değiştiğinde vücut kokusu da değişmekte, artmakta yada azalmaktadır.Bağırsak mikrobiyolojisinin tekrar yapılanmasında dışkı naklinin başarısına dayanarak, daha az koku üreten yeni bir mikrobik topluluğu şekillendirmek için koltuk altı bakterilerin nakli üzerindeki araştırmalar devam etmekte.  

  • Koltuk altı kokusunun çalışmalarında; uçucu kokulu yağ asitleri; volatile fatty acids (VFAs) ve thioalcohollerin kokudan ana sorumlu maddeler oldukları üzerinde ortak karara varılmıştır. Diğerleri de koltuk altı kokusunda bir neden olmakta ancak eskiden inanıldığından daha az sorumlu oldukları gösterilmiştir.

Bazı VFA lar ve koku özellikleri;

  • (+−)-3-mercapto-3-methyl-1-hexanol): kedi idrar kokusu, greyfurt kokusu, siyah üzüm kokusu
  • (E/Z)-3-methyl-2-hexenoic acid(3M2H) ve (+−)-3-hydroxy-3-methylhexanoic acid (1:1): asitik, acımsı ve kimyon benzeri bir koku 
  • “Hexanoic acid, heptanoic acid, octanoic acid, nonanoic acid, decanoic acid” : yağlı ayak kokusu, ıslak kalmış sünger kokusu
  • 4 ethyl octanoic acid: hayvansal, eski elbise, keçi kokusu
  • 5α-androst-16-en-3-one: idrar kokusu
  • butyric acid ve isovaleric acids (1:1): kuskuk kokusu, kızarmış peynir kokusu
  • 3-hydroxy-3-methyl 2,4-nonanedione: tereyağ, ekşimiş süt koksu
  • (+−)-3mercapto-2-methyl-1-pentanol: taze soğan kokusu
  • p-cresol (para-hydroxytoluene): feçes kokusu 

Bu amino asitler apokrin ter bezleri tarafından deri yüzeyine salınır. Kısa zincirli (C2-C5) VFA lar ve metabolitleri koltuk altı kokusunda izole edilmiştir. Orta uzunlukta (C6–C10) VFA lar koltuk altı kokusunda saptanmıştır. Koltuk altında bazı kişilerde oldukça farklı ve kötü sayılabilecek bir koku saptanmıştır. Bunun orta uzunlukta bir yağ asidi olan 3M2H seviyesinden kaynaklandığı bulunmuştur. Bu maddenin ortaya çıkmasından Corynebacterium bakterileri sorumludur. 3M2H nin baharatlı kimyon benzeri bir kokusu vardır. Bu kimyasal maddenin enantomerleri faklı kokmaktadır(enantiyomer; Üst üste çakıştırılamayan ve biri diğerinin ayna görüntüsü olan moleküllerdir. Örneğin sağ ve sol eller üst üste çakıştırılamayan ve biri diğerinin ayna görüntüsü olan moleküllerdir). 3M2H ın R enantiomeri yağlı, odunumsu ve hayvansal bir kokuya neden olurken S enantiomeri hayvansal, acımsı bir kokuya neden olmaktadır. Bu  VFA lar deri yüzeyinde 2 adet proteine nonkovalent bağlar ile bağlanmaktadır.

Ancak amino asiler koltuk altı derisinin keratinleşme sırasında dökülmesi ile ve apokrin bezlerin salgılarının bakteriyel proteazlar tarafından parçalanması ile de oluşmaktadır.

Vinyl ketonlar koltuk altı kokusundan sorumludur. Analizlerde 1-octen-3-one (OEO) ve cis-1,5-octadien-3-one (ODO) vinil ketonlar saptanmıştır. Bunlar son derece metalik, mantar ve küf benzeri kokuya neden olmaktadır. Doymamış yağlar metabolize olmakta vinil ketonlar ortaya çıkmakta, daha sonra apokrin bezlerde demir ile temas ederek lipid peroksit ile oksidatif yıkıma uğramakta.

  • Koltuk altında vücudun diğer bölgelerinden farklı olarak düşük oranda da olsa androstenol(uçucu bir steroid ) saptanmıştır. Ayrıca çok düşük oranlarda(pmol seviyesinde) androstenone, 5α-androst-16-ene-3α-ol, 5α-androst-16-ene-3 β-ol ve androsta-4, 16-dien-3-one saptanmıştır. Bunlar androst-16-ene deriveleridir.

Bu uçucu steroidlerin çoğu misk benzeri ve idrar kokusu gibi bir koku vermektedir. Ayrıca 5α-androst-16-ene-3α-ol ve 5α-androst-16-en-3β-ol ün domuzlarda feromon olduğu saptanmıştır. Uçucu steroidler tipik olarak erkeklerde kadınların vücutlarındaki daha yüksek konsantrasyonlarda bulunur. Bu steroidlerin vücut kokusunu arttırcı etkisi vardır.

Bu steroid yada steroid öncüllerin Glisin-Gln veya sistein -(S) konjügatlarının bakteriyel enzimler tarafından bölündükten sonra salınan uçucu kötü koku maddelerin koltuk altı kokusundan sorumlu olduklarını biliyoruz. Bu konjügasyon süreci hakkında yakın zamandaki bilgi birikimine rağmen insan vücudundaki süreç tam aydınlatılamamıştır. Dahası, bu moleküllerin koltuk altından apokrin bezlerinde üretilip üretilmediği veya insan vücudunun farklı bir organında sentezlenip sonra da koltukaltı bölgesine taşınıp taşımadığı açık değildir.

  • Koltuk altı kıllarının kokuda etkisi; Koku veren kimyasal maddelerin, özellikle de çeşitli doymuş ve doymamış yağlı asitlerin koltuk altı kıllarına tutundukları kokuda bununla artış yaptığı bilinmektedir. Kıl folliküllerinin deriye açıldığı porlarda deri hücrelerin sürekli dökülmesi ter ile birlikte bakterilerin çoğalması için uygun bir ortam sağlamaktadır. Erkeklerde koltuk altı kılların kesilmesinden sonrası 24 saat boyunca kokuda belirgin bir azalma olduğu ancak sonra kokunun tekrar aynı şiddetine geri döndüğü gösterilmiştir. Koltuk kıllarının ideal hijyenik bakımda kısıtlamalar yaptığı da ileri sürülmüştür. Bu sonuçlar koltuk altı kıllarının vücut kokusu kalitesi ve yoğunluğu üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte eskiden düşünüldüğü kadar bu etkinin nispeten zayıf olduğu artık düşünülmektedir.
  • Giysiler fiziksel yapıları ile kıllar gibi mikroorganizmaların kolay çoğalacağı bir ortam sağlamaktadır
  • Koltuk altı kokusunda ABCC11 geni araştırılmış. Bu gen ile yapılan ABCC11 protein apokrin bezlerden salgılanmakta ve glutamine yapımında kullanılmaktadır. Glutamin koltuk altı kokusunu oluşturmakta. Daha sonra ASOB2, taşıyıcı proteinlerin lipokalin ailesinden bir üyesi olan apolipoprotein D (apoD) olarak tanımlandı. 3M2H ve yapısal olarak benzeri olan 3-hydroxy-3-methylhexanoic acid apokrin galand tarafından salgılanan L-glutamine kovelent bağlar ile bağlanmakta. L glutamine bir corynebacterial enzym olan Na-acylglutamine aminoacylase ile oluşmakta. ABCC11 geni terden L-glutamine salınımını ve bunda 3M2H ve 3-hydroxy-3-methylhexanoic acid ile konjugasyonunu sağlamaktadır. Yanı ABCC11 geni koltuk altı kokusundan sorumludur.
  • Koltuk altında kullanılan kozmetikler, sabunlar, hijyenik ürünler, antiperspirant(AP, terleme önleyiciler) ve nemlendiricilerin kullanımı önemlidir. AP kullanımı terlemeyi fazla azaltmamakla birlikte içeriklerindeki alüminyum tuzlarının antibakteriyal etkileri koltuk altındaki kokuyu olumlu etkilemektedir. Koltuk altı için kullanılan kozmetikler içerisinde bulunan gliserin, amino asitler ve hidrolize kollajen mikrobiyal florayı beslemekte yada antimikrobial içerikleri florayı değiştirmektedir. Deodorant kullanımı ile koltuk altı kokusunda beklenenden daha fazla artış olmakta.

• Koltuk altının hava akımına maruz kalmaması ve güneş yani UV az maruz kalması. Bunlar koltuk altında bakteriyal koloni yapısını değiştirmektedir.

• Yapılan bazı çalışmalarda kişilerde koltuk altı kokusunda sağ ve sol arasında yoğunluk farklılıkları bulunmuştur. Bunda hangi elin dominant kullanıldığı önemlidir. Sağ elini daha fazla kullanan kişilerde sağ koltuk altındaki mikroflora sola göre farklı bulunmuştur.

• Koltuk altı kokusunda kadın ve erkek arasında cinsiyet farklılıkları gözlenmiştir. Kadınlarda daha az koltuk altı kokusu oluşmakta. Bundaki nedenler; kadınların erkeklere göre daha fazla hijyenik koşullara önem vermesi, kadınlarda koltuk altında erkeklere göre daha fazla “staphylococci” adlı bakterinin olması, erkeklerde apokrin bezlerden steroidlerin daha fazla salınması, kadınların erkeklere göre koltuk altı kıllarının fazla almaları gibi olabilir.

• Obezite gibi metabolik nedenler koltuk altında kokuya neden olmaktadır. Obezlerde vücutta deri katlantı alanlarında “Microccus spp” örnekleri derinin en süt tabakası olan st. corneumda maserasyon neden olmakta. Obezitede terleme daha yoğundur. Bu etkenler ile bu ortamda çoğalan “diptheroid bacteria” ise bromhidrosise neden olmaktadır.

• Koltuk altı kokusunda beslenme düzeni(sarımsak ve soğan gibi), ilaçlar(vitamin B12 vb( ve toksik maddeler(arsenik gibi) bromhidrosise neden olmaktadır.


Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency