Bedenimiz gibi derimizin yaşlanması kaçınılmaz bir süreç. Bu süreçteki mekanizmalar anlaşıldıkça yaşlanmanın biyolojik olarak yavaşlatılması, durdurulması ve gençleştirilme çalışmaları önem kazandı. Yaşlanma karşıtı-antiaging başlığı altında dermatolojik girişimsel uygulamalar(botulinum toksin, dolgular, PRP, kök hücreler ve fibrobalast hücreleri ....) yaygın olarak kullanılmaya başlandı, cilt bakım ürünlerinde antigaing başlığında yeni ürünlerde geliştirildi. Hedef sağlıklı, problemlernden arınmış, canlı ve genç bir cilde sahip olmak. 

Derimizin yaşlanması çevresel koşullar(güneş hava kirliliği), genetik yapı ve yaşam şekli(beslenme, egzersiz, sigara/alkol kullanımı...) ile çok kompleks bir süreçle gelişmekte. Özetle epidermiste keratinositler, dermiste fibroblastların  ve melanositler  gibi deri hücrelerinin moleküler seviyede aktiviteleri azalmakta. Aktivite azalmasında hücre metabolizmasında ortaya çıkan; reaktif oksijen-ROS olarakta bilinen serbest oksijen radikalleri suçlanmakta. ROS lar fibroblastlar başta olmak üzere deri hücre DNA'sını  ve  hücre membranını hasarlandırmakta.

Günlük ve yoğun cilt bakım ürünleri içeriğinde yaşlanma belirtilerini azaltan aktif maddelerin kullanımını görmekteyiz. Bunlar arasında klinik çalışmalarda etkinlikleri kanıtlanmış olanları özellikleri ile anlatmaya çalıştık.

Retinoidler

Retinoidler doğal ve sentetik olarak elde edilen A vitamini ve türevleridir.  A vitamini oksidize olduğunda retinilaldehite, buda oksidize olduğunda biyolojik olarak aktif retinoik asite dönüşmekte. Dermatolojik hastalıklarda(başta akne olmak üzere) retinodiler sistemik yada topkal ilaçlarda kullanılmakta. A vitamini ve türevleri epidermis hücrelerinde keratinizasyonun(epidermisin çoğalması ve yenilemesi) düzenlenmesi, dermiste fibroblastlar üzerinden yeni kolejen yapımının uyarılması, sebase bezlerin hücrelerinde sebum yapımının düzenlenmesini, melanositler üzerinden pigmentasyonun baskılanmasını ve güneş-UV kaynaklı deri hasarının önlenmesini sağlamakta. Bu kanıtlanmış etkinlikleri(kinik çalışmalar yaşlanmanın deri belirtilerinirlitilerini önemli oranlarda azalttığını göstermekte) ile cilt bakım ürünlerinde A vitamini öne çıkmakta. 

Cilde uygulandıklarında oksidasyon ile biyolojik aktif formu olan tretinoine dönüşen retinol ve retinaldehid en sık kullanılan A vitamin türevleri. Tretinonin klinik etkinliği retinol ve retinaldehidden 20 kat daha fazla olmakla birlikte topikal kullanımında uygulama alanında kızarma, deri kuruluğu, kepeklenme, kaşıntı gibi ciddi deri iritasyonları gelişebilmekte. Tretinoin bu nedenle ürünlerde yer almaz ancak ilaç olarak reçete edilebilir. Retinol ve retinaldehid deriye uygulandığında deride biyolojik olarak tretionine dönüşselerde etknlikleri tretionine göre oldukça düşüktür. Ayrıca her iki retinoid ışık ve hava temaslarında kolayca bozulurlar. Bu nedenle bakım ürünlerindeki retinodiler özel krem, jel yada serum formları ile ve yavaş salınımlı mikrokapsüller gibi özel taşıyıcı sistemler ile desteklenmekte. 

Tüm retinodiler geceleri, temizleyicilerden sonra nemlendiricilerden önce kullanılmalıdır. Retinoidler haftada bir kez olacak şekilde kullanımaya başlamalı, cildin reaksiyonlarına göre değerlendirilerek yavaş yavaş iki gecede bir ve sonrasında her geceye geçilmelidir. deride geişebilecek iritasyonlara dikkat edilmelidir. Antiaging etkinlikleri için sabırlı olunmalı, ancak 2-4ay içerisinde olumlu ciltte gelişmelerin olacağı unutulmamalıdır. 

Ayrıca, herhangi bir retinoid kullanırken gündüz geniş spektrumlu bir SPF 30 veya üzeri + UVA filtreli + görünür ışığa karşı etkin koruyucu kullanılması önemlidir.(retinodiler derinin UV ve ışığa karşı duyarlılığını arttrımakta). Bu kural yazın olduğu gibi kışın da geçerlidir.

Retinoidler ürünler içerisinde farklı konsantrasyonlar-güçlerde bulunmakta. Ürün seçiminde bunu sunan ürün gurupları ile başlanmalı. Toleransı yüksek düşük konsantrasyon retinoid içerikleri ile başlanmalı, cilt toleransı çok iyi ise bir üst konsantrayonlara geçilerek retinoid basamağı olarak tanımlanan program uygulanmalıdır. Bu amaçla kullanılabilecek ürün Medi 8 Crtsytal Retinal serum serisi... 1 ,3 ,6, 10 ve 20 olarak artan konsantrasyonda retinodi içermekte.

Ürün yeterli miktaralarda yüze uygulanmalıdır. Kullanımı ile igili olarak 13 nokta tekniği önerilmekte. 3 alın, 3 sağ yanak, 3 sol yanak, iki burun yanları ve 2 çene gibi. 

Retinoidlerin kullanımı izole olmalı yani diğer antiaginglerile kombnine kullanılmamalıdır. 

Retinoidler kullanılmaıyor ise benzer etkinliğie sahip bakuchiol tercih edilebilir.  

Retinoidlerin gebelikte kullanılmaması gerektiği mutaka bilinmelidir. 

Retinoidler hassas ciltlerde dikkatli kullanılmalıdır. Temizlemeden sonra yüze ilk olarak nemlendirici kullanımı, sonra retinoid sürümü 15 dakika sonra nemlendirici tekrar kullanılması şeklinde katmanlar halinde uygulam cildin retinoidlere hasasiyetini azlatabilir. Benzer yöntem normal ciltlerde hasas yüz alanları içinde kullanılabilir. Temizlemeden sonra göz çevresi, gülümseme çizgileri, çene ve boyun gibi yüzün hassas bölgelerine bir nemlendirici uygulanır ardından retinoid uygulanmakt 15 dakika sonra nemlendirici tekrar kullanılması şeklinde.

 α-Hidroksi Asitler

Alfa hidroksi asitler-AHA kozmetik ürünlerde ve peelin uygulamlasrında en yaygın kullanılan aktif madde grubu. AHA grubunda glikolik asit, sitrik asit, laktik asit, pürivik asit, mandalik aist ve taratarik asit yer almakta. Antaging etkisini epidermal su kapasitesini arttırrarak, epidermiste deskuamasyon yapmakta, epidermal hücrelerin çoğalmasını düzenleyerek, dermiste kullanılan AHA konsantrasyonuna bağlı olarak fibroblastların çoğalması ve yeni kolejen ve glikozaminoglikan yapımını sağlamakta. Klinik çalışmalarda deri elastkiyet ve canlılığını arttırdığı, deri kalitesini geliştirdiği ve ince kırışıklıklarda etkili olduğu gösterilmiştir. Antiaging etkinliği dışında akne ve pigmentasyon düzensizlikleri içinde kullanılmakta. 

Rutin cilt bakımında kullanılan AHA konsantrasyonları düşük olduğu için deride antiaging etkinlikleri yüzeysel epidermis ile sınırlıdır. Bu nedenle AHA lar sıklıkla rutin cilt bakımında cildin yüzeysel katmanını hedef alarak eşit bir cilt tonu ve pürüzsüz bir cilt için kullanılmakta. 

Alfa hidroksi asitlerin güneşe maruz kalma sonrasında hassasiyet artışına neden olabileceği bilinmeli. Bu nedenle uygun ciltlerde kışın sabah ve akşam günde iki defa, yazın sadece akşamları kullanımı önerilmekte. Yazın gündüzleri güneş koruyucu kullanımı önerilmekte.

Çok kuru veya hassas bir ciltlerde mandelik, tartarik veya laktik asit gibi düşük güçlü asitlerle başlanmalı. Yağlı veya akneye yatkın bir cildiniz varsa glikolik asit başlangıç olmalı.

Alfa hidroksi asitler cilt bakım rutininde çeşitli formlarda; temizleyiciler, kremler, serumlar ve tonerler gibi ve farklı konsantrasyonlarda (yüzde 1 ila yüzde 20 ve daha yüksek gibi) bulunmakta. Herbir AHA nın etkinlikleri değişken olduğu için (örneğin %10'luk malik asit, %5'lik glikolik asitten önemli ölçüde daha yumuşaktır) doğru konsantrasyonu seçme konusunda ilk olarak AHA bileşeni bilinmeli ve mümkün olan en düşük konsantrasyon ile başlanmalıdır. Cilt tipi ne olursa olsun düşük konsantrasyonlu bir temizleyici, toner, nemlendirici ile başlanarak haftada bir veya iki kez kullanılmalı. 2 hafta sonra viltte iritasyon yok ise kullanım sıklığı yavaş yavaş arttırılmalı.

AHA lar diğer antiagingler ile aynı zamanda kullanılmamalı.Sabahları AHA geceleri retinoidlerin kullanımı veya sabahları C vitamini ve geceleri AHA kullanımı gibi. 

Hyaluronik Asitler

Bir glikozaminoglikan olan hyaluronik asit-HA, deride dermiste elastin ve kolajen lifleri arasında bulunur. Yüksek su tutuma özelliği ile dermisin, derinin dolgunluğunu-volümünü sağlamakta. Günümüzde girişimsel dermatolojide dolgu uygulamalarının vazgeçilemeyen içeriğini oluşturmakta. Yapısal özelliği ile derinin nemlendirilmesi, antioksidan etki, deri hücrelerinin yenilenmesi ve yeni kolajen sentezi etkileri ile antiaging amaçlı kullanılmakta.  Rutin cilt bakım ürünlerinde resum ve krem fromları ile kullanılmakta.

deri yüzeyine sürülen HA in deriden emilimi HA moleküler boyutuna bağlıdır. 50 kDa küçük moleküler HA küçük boyutlu HA -small-size HA fragments (HAFs) olarak tanımlanırken,50–400 kDa olanlar orta boyutlu HA-intermediate-size HA fragments (HAFi) ve 400kDa büyük olanlar büyük boyutlu HA-large-size HA fragments (HAFl) olarak tanımlanır. Bunlarda sadece HAFs ve HAFi deride epidermisi geçebilmekte ve sadece HAFi nin epidernis ve dermiste hücreler üzerinde uyarıcı etkisi olduğu gösterilmiş. İnce kırışıklıklarda  50-130 kDa aralığında HA lerin etkilioldukları klinik çalışmalarad gösterilmiş.

Antioksidanlar

Rutin cilt bakımında antiaging olarak en fazla kullanılan içerik. Antioskidanlar serbest radikal kapanları olarakta tanımlanır ve sercbest okdijen radikallerini nötralize ederek etki göstermekte. Düşük moleküler yapıları ile deri yüzeyine uygulandıklarında emilebilmekteler. Antioksidan olarak kullanılan içeriklerin büyük bir çoğunluğu Vitamin B3, C ve E dir. 

Niasinamid,Niacinamide, Nikotinamid, Vitamin B3

Niasinamid deride DNA sentez ve onarımında rol alan bir koenzim. % 5 lik formları deri yapısının ve elstikiyetin artrılması için antiagingde kullanılmakla birlikte asıl etkinliği UV hasrasına bağlı gerlilen fotoyaşlanmada etkilidir. Niasinamid antiinflamatura tekinlikleri ile sıklıkla akne ve roza gibi hastalıklarda cildin yatıştıtılması için kullanılmakta. Retinodilerin deride yan etkilerinin azaltılması için retinoidler ile birlikte formüle edilmekte.

L askorbik aist, L-Ascorbic Acid, Vitamin C

Vitamin C deride dermiste kolajen ve elastin sentezinde rol oynamakta. Bu nedenle antiaging olarak değer kazanırken özellikle güneş hasarında çok etkin bir antioksidandır.

Klinik çalışmalarda % 15 üzerindeki konsantrasyonlar kullanıldığında etkin sonuçların alındığını görmekteyiz. C vitamini yüzde 20 veya üzerindeki konsantrasyonlarda deride iritasyon geliştirebileceği unutulmamalıdır. 

Klinik etkinliği için asitik bir ortam gerektirmekte. Ayrıca ışık ve hava ile temasında hızla bozunmakta. Bu ürünlerde sıklıkla askorbik asitin esterifiye edilmiş fromları kullanılmakta. 

D-α-Tokoferol, D-α-Tocoferol , Vitamin E

D-α-Tokoferaol sentetik E vitamini. Antioksidan olarak etki göstermekte. Vitamin C ve niasinamid ile sinerjik etki gösterdiği için sıklıkla birlikte kullanılmakta. UV maruz kalınmadan önce topikal kullanımının güneş hasarına karşı koruyuculuğu klinik çalışmalarda gösterilmilştir. Sıklıkla güneşe öncesi ve sonrasında kullanılmakta. 

Koenzim Q10, Coenzyme Q10, CoQ10

Vitamin olmamakla birlikte yapısal olarak vitaminlere özellikel Vitamin K ya benzemekte. Vüdumuzda yapılarak ATP yapımına katılmakta ve hücresel biyoenerjide rol oynamakta. Deride dermiste kollajen yapımını sağlamakta. Güçlü antioksidanlardan birisi. Antiaging etkinliği tartışmalı olmakla birlikte % 1 lik fromları bu amaçla kullanılmakta.

Bitkisel kaynaklı fenoller

Fenoller flavonoidler ve prosiyanidin olarak tanımlanırlar, siyah-beyaz-yeşil çay, soya ve üzüm başta olmak üzere besinlerdeki bitki ve meyvalarda bulunmakta. Kimyasal yapıları nedeni ile antioksidandırlar. Özellikle UV-güneş kaynaklı deri hasarının azalmasında etkilidirler.

Resveratrol ve ferrulik asit-ferulic acid antiaging amaçla cilt bakım ürünlerinde kullanılan kullanılan fenol bileşikleri. Ferrulik asitin sinerjik etkisi nedeni ile Vit C ve E ile birlikte formüle edilmektedir.  

Ectoine

Halofilik bakterilerde(çok kuru, yükse ısı ve yoğun UV ortamlarında hayatta kalabilen bir bakteri gurubu) bulunan düşük moleküler ağırlıklı organik bir molekül. Özellikle UV ve güneş hasarına karşı koruyucu olduğu gösterilmiş. %2 formları deri nem desteği, elastikiyet üzerinde etkinlikleri ile kullanılmakta.

Biyoaktif peptidler

Peptitler kısa amino asit dizilerinden oluşur ve hücreler üzerinde biyolojik etkiler sağlarlar; inflamasyon, yara iyileşemesi, yeni damar oluşumu, antimikrobiyal savunma gibi. Bu peptidlerin biyolojik aktif dizileri izole edilerek ve biyolojik aktiviteleri arttırılarak sentetik olarak elde edilebilirler ve cilt bakım ürünleri içeriğinde kullanılmakta.

Topikal kullanılan bu peptidler sinyal oluşturanlar, taşıyıcılar, sinirsel uyarımı baskılayanlar ve enzimleri baskılayanlar olarak sınıflandırılır. Bunlar ilk 3 tanesi deri bakım ürünlerinde antiaging olarak kullanılmakta.

Sinyal uyarıcılar ile deride fibroblastlar aktive olarak yeni kolaje  yapımı sağlanır iken( lysine-threonine-threonine-lysine-serine; KTTS ve copper tripeptide glycil-L-histidyl-L-lysine; GHK gibi). Bunların emilimleri için peptidlere palmitoyl eklenmekte. Bu şekilde hazırlanan formlülasyonları özellikle nelenediriciler görmekteyiz. Son yılarda yeni kullanılmaya başlanan sinyal oluşturucu peptidlerden tetrapeptide GEKG nın fibrobastlar üzerinde kolajen, hyaluronik asit ve fibronektin üretiminde daha etkli olduğu gösterilmiştir.

Tripeptide-1 glycyl-L-histidyl-L-lysine,GHK taşıyıcı peptidler içerisinde yer almakta ve eser elementlerin(bakır gibi) taşınmasında rol oynamakta. Bakır kolajen sentezinde son derece önemli. Tripeptid-bakır kompleks özellikle yara iyileşmesinde kullanılmakta. 

Sinirsel uyarımı baskılayanlar peptidler için ilk örnek asetil hegzapeptid 3, Acetyl hexapeptide-3, botulinum toksin gibi kas-sinir kavşağında asetil kolin salınımını baskılayarak etki göstermekte. % 10 luk formu göz çevresi kaz ayakları çigileri gibi dinamik kırışıklarda kullanılmış. Etkinliği (botulinum toksini kadar olmasada)  klinik çalışmalarda göz çevresi kaz ayağı kırışıklıklarında gösterilmiştir.

Yukarıda tanımlanan içeriklere sahip cilt bakım ürünleri, cilt yaşlanmasını önlemek ve cilt gençleştirme uygulamaları sonrası sonuçların korunması için daha fazla kullanılmakta. Bu bileşenlerin dışında benzer etkinliklerinin olduğunu iddia eden çok sayıda ürün bulunmakta. Ancak bunların klinik kullanım ve faydalarına dönük olarak elimizde yeterli kanıt maalesfe yok. Bu nedenle bu bileşenlere yer verilmedi.

Bilimsel klinik çalışmalar antiaging yada cilt yaşlanmasının önlenmesi başlığında henüz bir ürün tanımlamıyor. Yukarıdaki bileşenleri daha çok yaşlanma sürecinin yavaşlatılması, yaşlanma sürecine bağlı klinik belirtilerin azaltılması ve güneş hasarının önlenmesi amacı ile kullanılması gereken ürünler olarak tanımlanması çok daha doğru olacaktır. 


Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency